Burak Karadeniz
Daimi Üye
- Katılım
- 2 May 2010
- Mesajlar
- 571
- Tepkime puanı
- 108
- Puanları
- 43
- Yaş
- 71
- Adı
- Burak Karadeniz
KUZEY EGE'NİN GÜZELLERİ
Kuzey Ege'deki son avımızdan bu yana yaklaşık bir ay geçmişti. Orada geçirdiğimiz güzel günleri bir kez daha yaşamak için devamlı olarak hava durumunu kolluyorduk. Nihayet balığa çıkabileceğimiz iki günlük güzel bir hava yakalar yakalamaz değerli dostum Cengiz Bektaş ve eşi Berrin Kardeşim ile birlikte salı günü saat 11.00 gibi İstanbul'dan yola çıktık. Yaklaşık dört saat süren keyifli bir yolculuktan sonra teknenin bağlı bulunduğu limana geldik.
Havanın çok müsait olması ve gün batımına da daha iki saat kadar bir sürenin var olmasından yararlanarak, ertesi gün canlı yem olarak kullanmayı amaçladığımız kalamarları yakalamak üzere denize açıldık. Hava kararıncaya kadar teknenin her iki yanından denize indirdiğimiz kalamar zokaları ile çok güzel sekiz adet kalamar yakalayarak livara koyduk. Uzun olta düzeneğinde yem olarak canlı kalamar kullanmak, yakalanmasını hedeflediğimiz balıkları avlamada birinci tercihimiz olduğundan ve ertesi günde yem tutmakla uğraşmayacağımız için mutlu bir şekilde limana döndük.Her zamanki gibi keyifli bir sohbet ve iki tek aslan sütü eşliğinde yenen akşam yemeğinden sonra çok geç olmadan yattık.
Sabah saat 08.30 da denize açıldık. Hava ve deniz şartları uzun olta ile avlanmak için çok uygundu.Yaklaşık yarım saat sonra canlı yem ile avlanacağımız meraya geldik. Teknenin her iki yanından denize indirdiğimiz çıkrık makinalı kamışlara bağlı ve uçlarında yem olarak canlı kalamar takılı uzun olta düzenekleri ile merada dolaşmaya başladık. Canlı kalamarın cazibesine dayanamayan sinaritlerden 1 ile 4 kilo arasında üç adet yakaladık. Yem olarak kullandığımız canlı kalamarların çoğunu meradaki küçük harami balıkların sağından solundan ısırıp parçalamaları ve yemimizin de bitmesi üzerine avı sonlandırarak limana geri döndük.
Akşam üstüne kadar dinlendikten sonra ertesi günün yemlerini tutmak amacıyla tekrar denize açıldık.Hava kararıncaya kadar yine kalamar zokaları ile beş adet kalamar yakalamayı başardık. Bir gün öncesine göre az da olsa avlanmamıza yetecek kadar canlı kalamarı tutup livarımıza koymuştuk. Balık avına gönül vermiş hemen herkesin bildiği gibi, keyifli ve verimli geçmiş bir balık avı gününün sonunda yenilen akşam yemeğinin ve günün değerlendirilmesinin yapıldığı masa başı sohbetlerinin keyfi bir başka olur. Bizim akşam yemeğimizde aynen bu şekilde geçti. Günün yorgunluğu iyice üzerimize çökünce ve ertesi günün de yine hareketli geçeceğini düşündüğümüz için fazla geç saatlere kalmadan yatarak dinlenmeye çekildik.
Sabah yem tutma derdimiz olmadığı için biraz daha geç kalktık. Kuvvetli bir kahvaltı yaptıktan sonra limana geldik ve hemen vakit geçirmeden denize açıldık.Bir gün önce balıkları yakaladığımız merada yaklaşık bir saat canlı kalamar ile dolaştık ancak hiç vuruş alamayınca,havanın ve denizin durumunun da çok güzel olmasından cesaret alarak daha uzak bir merada şansımızı denemeye karar verdik. Yarım saatlik bir yolculuk sonunda geldiğimiz yeni merada tam oltalarımızı denize indirirken. bizden daha önce gelmiş ve çok yakınımızda jig ile avlanan yörenin balıkçılarından biri bayağı büyükçe bir sinariti tekneye almayı başardı. Bu görüntünün verdiği gazla biz de merada canlı kalamar ile dolaşmaya başladık. Arka arkaya önce 3,5 - 4 kilo civarında bir sinarit,daha sonra da 5 kilo civarında bir akya (sarı kuyruk-kuzu) yakaladık . Bu arada jig ile avlanan balıkçı oltasını dipte taşa ya da parakete olduğunu düşündüğümüz bir ilişkene taktı. Olta ipini kesmemek ve jigi kurtarmak için çok uğraştı. Onun dipte çıkardığı gürültü ve hareket den dolayı meradaki balıkların dağıldığını ve bu nedenle başka bir vuruş alamadığımız kanaatına vardığımızdan dolayı biz de avı ister istemez sonlandırarak, kısmet bu kadarmış diyerek limana geri döndük. Tekneyi bağlayıp, malzemeleri topladık dan sonra limandan ayrıldık.
Kuzey Ege de geçirdiğimiz bu av macerasından sonra iki gün boyunca yaşadığımız güzellikleri arkamızda bırakıp İstanbul'a dönmek her seferinde hüzünlü ve birazda zor geliyor. Tek tesellimiz sağlığımız ve hava şartları el verdiği müddetçe bu güzel günleri tekrar yaşama ihtimalinin her zaman olduğu. İki gün boyunca benim için unutulmayacak anılarla dolu olarak vakit geçirip, kendileri ile birlikte balık avına çıkmama olanak sağlayan değerli dostlarım sevgili Cengiz ve Berrin kardeşlerime bu vesile ile çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız ve benim dostlarımsınız.
Kuzey Ege'deki son avımızdan bu yana yaklaşık bir ay geçmişti. Orada geçirdiğimiz güzel günleri bir kez daha yaşamak için devamlı olarak hava durumunu kolluyorduk. Nihayet balığa çıkabileceğimiz iki günlük güzel bir hava yakalar yakalamaz değerli dostum Cengiz Bektaş ve eşi Berrin Kardeşim ile birlikte salı günü saat 11.00 gibi İstanbul'dan yola çıktık. Yaklaşık dört saat süren keyifli bir yolculuktan sonra teknenin bağlı bulunduğu limana geldik.
Havanın çok müsait olması ve gün batımına da daha iki saat kadar bir sürenin var olmasından yararlanarak, ertesi gün canlı yem olarak kullanmayı amaçladığımız kalamarları yakalamak üzere denize açıldık. Hava kararıncaya kadar teknenin her iki yanından denize indirdiğimiz kalamar zokaları ile çok güzel sekiz adet kalamar yakalayarak livara koyduk. Uzun olta düzeneğinde yem olarak canlı kalamar kullanmak, yakalanmasını hedeflediğimiz balıkları avlamada birinci tercihimiz olduğundan ve ertesi günde yem tutmakla uğraşmayacağımız için mutlu bir şekilde limana döndük.Her zamanki gibi keyifli bir sohbet ve iki tek aslan sütü eşliğinde yenen akşam yemeğinden sonra çok geç olmadan yattık.
Sabah saat 08.30 da denize açıldık. Hava ve deniz şartları uzun olta ile avlanmak için çok uygundu.Yaklaşık yarım saat sonra canlı yem ile avlanacağımız meraya geldik. Teknenin her iki yanından denize indirdiğimiz çıkrık makinalı kamışlara bağlı ve uçlarında yem olarak canlı kalamar takılı uzun olta düzenekleri ile merada dolaşmaya başladık. Canlı kalamarın cazibesine dayanamayan sinaritlerden 1 ile 4 kilo arasında üç adet yakaladık. Yem olarak kullandığımız canlı kalamarların çoğunu meradaki küçük harami balıkların sağından solundan ısırıp parçalamaları ve yemimizin de bitmesi üzerine avı sonlandırarak limana geri döndük.
Akşam üstüne kadar dinlendikten sonra ertesi günün yemlerini tutmak amacıyla tekrar denize açıldık.Hava kararıncaya kadar yine kalamar zokaları ile beş adet kalamar yakalamayı başardık. Bir gün öncesine göre az da olsa avlanmamıza yetecek kadar canlı kalamarı tutup livarımıza koymuştuk. Balık avına gönül vermiş hemen herkesin bildiği gibi, keyifli ve verimli geçmiş bir balık avı gününün sonunda yenilen akşam yemeğinin ve günün değerlendirilmesinin yapıldığı masa başı sohbetlerinin keyfi bir başka olur. Bizim akşam yemeğimizde aynen bu şekilde geçti. Günün yorgunluğu iyice üzerimize çökünce ve ertesi günün de yine hareketli geçeceğini düşündüğümüz için fazla geç saatlere kalmadan yatarak dinlenmeye çekildik.
Sabah yem tutma derdimiz olmadığı için biraz daha geç kalktık. Kuvvetli bir kahvaltı yaptıktan sonra limana geldik ve hemen vakit geçirmeden denize açıldık.Bir gün önce balıkları yakaladığımız merada yaklaşık bir saat canlı kalamar ile dolaştık ancak hiç vuruş alamayınca,havanın ve denizin durumunun da çok güzel olmasından cesaret alarak daha uzak bir merada şansımızı denemeye karar verdik. Yarım saatlik bir yolculuk sonunda geldiğimiz yeni merada tam oltalarımızı denize indirirken. bizden daha önce gelmiş ve çok yakınımızda jig ile avlanan yörenin balıkçılarından biri bayağı büyükçe bir sinariti tekneye almayı başardı. Bu görüntünün verdiği gazla biz de merada canlı kalamar ile dolaşmaya başladık. Arka arkaya önce 3,5 - 4 kilo civarında bir sinarit,daha sonra da 5 kilo civarında bir akya (sarı kuyruk-kuzu) yakaladık . Bu arada jig ile avlanan balıkçı oltasını dipte taşa ya da parakete olduğunu düşündüğümüz bir ilişkene taktı. Olta ipini kesmemek ve jigi kurtarmak için çok uğraştı. Onun dipte çıkardığı gürültü ve hareket den dolayı meradaki balıkların dağıldığını ve bu nedenle başka bir vuruş alamadığımız kanaatına vardığımızdan dolayı biz de avı ister istemez sonlandırarak, kısmet bu kadarmış diyerek limana geri döndük. Tekneyi bağlayıp, malzemeleri topladık dan sonra limandan ayrıldık.
Kuzey Ege de geçirdiğimiz bu av macerasından sonra iki gün boyunca yaşadığımız güzellikleri arkamızda bırakıp İstanbul'a dönmek her seferinde hüzünlü ve birazda zor geliyor. Tek tesellimiz sağlığımız ve hava şartları el verdiği müddetçe bu güzel günleri tekrar yaşama ihtimalinin her zaman olduğu. İki gün boyunca benim için unutulmayacak anılarla dolu olarak vakit geçirip, kendileri ile birlikte balık avına çıkmama olanak sağlayan değerli dostlarım sevgili Cengiz ve Berrin kardeşlerime bu vesile ile çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız ve benim dostlarımsınız.
Bu şekildeki güzel avların uzun yıllar sizinle ve arkadaşlarınızla olmasını dilerim.
