CAHİT ACUN
Daimi Üye
- Katılım
- 30 Nis 2010
- Mesajlar
- 2,057
- Tepkime puanı
- 397
- Puanları
- 83
- Yaş
- 69
- Konum
- İSTANBUL
- Adı
- CAHİT ACUN
Lüfer'ler artık dönüş yoluna başladı.Gidiyorlar.Onlardan nasıl ayrılacağım bilmiyorum ama bu gerçek.Gidecekler.Bir sene sonra aynı yerde onlarla buluşacağım günleri bekleyeceğim.Ama onları çok özlersem, İskenderun'a Oktay Günay kardeşime,Mersin'e Haluk Yılmaz kardeşime gidip,onları Akdeniz'de kucaklayabilirim..Hem bu şekilde,çok sevdiğim iki kardeşimi görüp hasret gideririm,hemde birlikte Kofana avlamanın tadına varırım.İkiside iyi Kofana'cıdır.
Böyle derin derin hayaller kurarken,telefonum çalmaya başladı.Telefondaki ses,Türk Balıkçılığının önemli isimlerinden biri olan,otuzbeş yıllık can dostum,kardeşim Burak Karadeniz.."Cahit,akşam Lüfer'de misin? Gideceksen bende geleceğim seninle." dedi."Tamam" dedim ve saat 16.:00 da buluşmak üzere sözleştik.Doğru çarşıya.Yine Taze İstavrit'leri beklemeye başladım.Kasa kasa Lüfer'ler,Palamut'lar,Levrek'ler,Barbun'lar gelmeye başladı.Aralarında İstavrit kasalarını arıyorum ve sonunda buldum.Hemen balıklama daldım.İki kilo kadar İstavrit'ımi aldıktan sonra,evime doğru yöneldim.Eve geldiğimde buzdolabını açtım ve balıklarımı koydum.Artık yemimi almanın huzuru ile televizyonumu açıp,bir belgesel seyrettim.Hem zevkle izledim,hemde dünün yorgunluğunu bir nebze olsun attım.
Saat 16:00..Burak geldi ve arabama atladığımız gibi avlak yerimize doğru yol almaya başladık.Fakat ilginç bir şey oldu.Trafik yoktu.Çok üzüldüm.Neyse uzatmayayım.Avlak yerimize geldik.Baktık ki,bizden başka kimsecikler yok.Sandalyelerimizi aldık ve oturup,muhabbete daldık.Burak'la bu avlakta o kadar çok anımız vardı ki...Hayallere daldık beraber.Kofana'ları,Sırtıkara'ları gördük hayali livarımızda.Onların oltaya girişleri,heyecanımız,onları torbalarla taşıdığımız ,elimizi ısırıp kanattığı ve üzerine tütün bastığımız o günleri yaşadık, birbirimize bakarak...Nostalji "Haydi Cahit,av zamanı" sözüyle noktalandı..
Hava karardı..Oltalarımızı attık.İlk atışlarımız hep boş.Bir türlü vuruş alamadık.Yarım saat sonra ilk bindirme bana geldi.Onu derinde avlamıştım.Büyük olduğu belliydi."Burak,iyi bir şey geliyor" dedim.Burak heyecanla " boşluk verme sakın! Dikkat et!" diyordu.Öyle bir silkeliyorki, kendini kurtarmak için,anlatamam.Avlayanlar bilir.Onu kaçırmamak için,maksimum çaba harcıyorum. Misinamı hep gergin tutup,boşluk vermemeye çalışıyorum.Kendini iki büklüm yapıp,benim çekmemi engellemeye çalışıyor.Su yüzüne çıkmasına izin vermek istemiyorum.Çünkü silkeleyip kendini iğneden kurtarabiliyor.Misinamı Burağın olduğu yere çekmeye başlayınca,Burak hemen oltasını topladı ve bana"çekmeye devamet! boşluk verme! karışırsa karışsın"diyordu.Oltam 0.20 mm olduğu için,ince misinada bu ağırlığı hissetmek çok güzeldi.Ona dişlerini geçirmesi için o fırsatı vermedim ve onu yukarı aldım.Muhteşem bir yaratık.Onu koklaya koklaya öptüm.Sevdim.Çünkü çok mutluydum.Muhteşem bir avdı bu canavar.
Ben onu öpüp koklarken bir ses " bırak şu hayvanı koklamayı da bana yardım et!" diyordu.Misina ayaklarına dolanmış.O oltasını çekerken bende misinayı ayaklarının arasından çekip aldım.Meğerse ikinci bindirme Burağa gelmiş bile.Burak Oltayı çekerken, sanki oda Burağı çekmek ister gibi zorluyor.Birden suyun yüzüne fırladı.Ama Burak çekmeye devam ediyor.Boşluk vermemeye gayret ediyor.Vermedi de..Kendini sağa-sola vurup kurtulmaya çalışıyor.En son olarak,Burak onu su yüzüne çıkarınca,silkelenip,iğneden kurtulmaya çalışıyor. Ama nafile.Nihayet mutlu son.Burak onu yukarı alıyor.Ellerimizi birbirine vurduruyoruz.
Kardeşimle harika bir gece yaşadık.Bu vuruşlar gecenin geç saatlerine kadar tekrarlandı.Çoğunda başarılı olduk.Sonunda toplandık ve deniz anamıza,tekrar buluşmak üzere, Allahaısmarladık deyip,ayrıldık.
Hepinize böyle güzel avlar nasip olsun.
"Can dostum,kardeşim,teşekkürler ediyorum.Senin gibi bir dosta sahip olduğum için çok mutluyum.Yüce Allahım herkese, senin gibi bir dost versin.İyi ki benimlesin"
Böyle derin derin hayaller kurarken,telefonum çalmaya başladı.Telefondaki ses,Türk Balıkçılığının önemli isimlerinden biri olan,otuzbeş yıllık can dostum,kardeşim Burak Karadeniz.."Cahit,akşam Lüfer'de misin? Gideceksen bende geleceğim seninle." dedi."Tamam" dedim ve saat 16.:00 da buluşmak üzere sözleştik.Doğru çarşıya.Yine Taze İstavrit'leri beklemeye başladım.Kasa kasa Lüfer'ler,Palamut'lar,Levrek'ler,Barbun'lar gelmeye başladı.Aralarında İstavrit kasalarını arıyorum ve sonunda buldum.Hemen balıklama daldım.İki kilo kadar İstavrit'ımi aldıktan sonra,evime doğru yöneldim.Eve geldiğimde buzdolabını açtım ve balıklarımı koydum.Artık yemimi almanın huzuru ile televizyonumu açıp,bir belgesel seyrettim.Hem zevkle izledim,hemde dünün yorgunluğunu bir nebze olsun attım.
Saat 16:00..Burak geldi ve arabama atladığımız gibi avlak yerimize doğru yol almaya başladık.Fakat ilginç bir şey oldu.Trafik yoktu.Çok üzüldüm.Neyse uzatmayayım.Avlak yerimize geldik.Baktık ki,bizden başka kimsecikler yok.Sandalyelerimizi aldık ve oturup,muhabbete daldık.Burak'la bu avlakta o kadar çok anımız vardı ki...Hayallere daldık beraber.Kofana'ları,Sırtıkara'ları gördük hayali livarımızda.Onların oltaya girişleri,heyecanımız,onları torbalarla taşıdığımız ,elimizi ısırıp kanattığı ve üzerine tütün bastığımız o günleri yaşadık, birbirimize bakarak...Nostalji "Haydi Cahit,av zamanı" sözüyle noktalandı..
Hava karardı..Oltalarımızı attık.İlk atışlarımız hep boş.Bir türlü vuruş alamadık.Yarım saat sonra ilk bindirme bana geldi.Onu derinde avlamıştım.Büyük olduğu belliydi."Burak,iyi bir şey geliyor" dedim.Burak heyecanla " boşluk verme sakın! Dikkat et!" diyordu.Öyle bir silkeliyorki, kendini kurtarmak için,anlatamam.Avlayanlar bilir.Onu kaçırmamak için,maksimum çaba harcıyorum. Misinamı hep gergin tutup,boşluk vermemeye çalışıyorum.Kendini iki büklüm yapıp,benim çekmemi engellemeye çalışıyor.Su yüzüne çıkmasına izin vermek istemiyorum.Çünkü silkeleyip kendini iğneden kurtarabiliyor.Misinamı Burağın olduğu yere çekmeye başlayınca,Burak hemen oltasını topladı ve bana"çekmeye devamet! boşluk verme! karışırsa karışsın"diyordu.Oltam 0.20 mm olduğu için,ince misinada bu ağırlığı hissetmek çok güzeldi.Ona dişlerini geçirmesi için o fırsatı vermedim ve onu yukarı aldım.Muhteşem bir yaratık.Onu koklaya koklaya öptüm.Sevdim.Çünkü çok mutluydum.Muhteşem bir avdı bu canavar.
Ben onu öpüp koklarken bir ses " bırak şu hayvanı koklamayı da bana yardım et!" diyordu.Misina ayaklarına dolanmış.O oltasını çekerken bende misinayı ayaklarının arasından çekip aldım.Meğerse ikinci bindirme Burağa gelmiş bile.Burak Oltayı çekerken, sanki oda Burağı çekmek ister gibi zorluyor.Birden suyun yüzüne fırladı.Ama Burak çekmeye devam ediyor.Boşluk vermemeye gayret ediyor.Vermedi de..Kendini sağa-sola vurup kurtulmaya çalışıyor.En son olarak,Burak onu su yüzüne çıkarınca,silkelenip,iğneden kurtulmaya çalışıyor. Ama nafile.Nihayet mutlu son.Burak onu yukarı alıyor.Ellerimizi birbirine vurduruyoruz.
Kardeşimle harika bir gece yaşadık.Bu vuruşlar gecenin geç saatlerine kadar tekrarlandı.Çoğunda başarılı olduk.Sonunda toplandık ve deniz anamıza,tekrar buluşmak üzere, Allahaısmarladık deyip,ayrıldık.
Hepinize böyle güzel avlar nasip olsun.
"Can dostum,kardeşim,teşekkürler ediyorum.Senin gibi bir dosta sahip olduğum için çok mutluyum.Yüce Allahım herkese, senin gibi bir dost versin.İyi ki benimlesin"