Hoş Geldin, Ziyaretçi!

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için forumka kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

Lüfer'in geleceği Üzerine

Önder Kanığ

Moderatör
Yönetici
Katılım
17 Şub 2013
Mesajlar
11,412
Tepkime puanı
10,196
Puanları
113
Yaş
59
Konum
İstanbul
Adı
Önder
Kan Grubu
A Rh Pozitif
Tüm gönül dostlarıma merhaba;

Sizlerle Deniz ve Balık Bilimcisi Sayın Ömer Faruk Kara' nın Lüferin geleceği üzerine adlı güncel makalesini , bilgilerimizi tazelememizde, bilmediklerimizi öğrenmekte,kafamızdaki amatör balıkçılığın şekillenmesinde faydalı olacağını ümit ederek paylaşmak istedim.

Bu konudaki düşüncelerinizi paylaşmanızı bekliyorum.

Keyifli forumlar dileğiyle.

Lüfer’in geleceği üzerine

Ömer Faruk Kara.jpg

Ö. Faruk KARA
Deniz ve Balıkçılık Bilimcisi

Lüfer balığının geçmişten günümüze, Türkiye balıkçılığında ekonomik açıdan olduğu kadar, halkımızın balık damak zevkinde de önemli bir yeri olduğu göz ardı edilemez. İçinde bulunduğumuz sonbahar aylarında, İstanbul Boğazı’nın Karadeniz’e açılan kıta sahanlığının batı ve doğu sahillerinde dip trolü de dahil olmak üzere, lüfer balığının eşeysel olgunluğa erişmemiş bir yaşın altındaki defneyaprağı ve çinakop olarak isimlendirilen genç birey avcılığının yoğun olarak devam ettiği, buna karşın konu ilgililerinin gelişmelere duyarsız kaldığı, İzmir’deki balıkçı tablalarında bile rahatlıkla gözlemlenmektedir.
Çinakopun lüfer olmadan avlanmaması konusu, son 5-6 yıl içinde TV kanalları aracılığıyla konuya duyarlı bireyler tarafından sıkça dile getirildi. Diğer taraftan üniversite mensupları, bazı köşe yazarları ve özellikle SKT’lar lüfer konusunun önemi konusunda kamuoyunun başarılı bir şekilde dikkatini çektiler. Ayrıca lüfer balığının denizlerimizdeki yaşam süreci ve döngüsü üzerine yazılan pek çok makalenin yanı sıra sürdürülebilir avcılığı üzerine görüş ve öneriler de balıkçı dernekleri sitelerinde yer buldu.
Yapılan eleştiriler Su Ürünleri Avcılığını Düzenleyen Sirküler’de lüfer için belirtilen avlama boy yasağına kesin olarak riayet edilmediği, balığın satış/mezat mahalli olan balık hallerinde çinakopun işlem görmemesi gerektiği, market ve pazarlarda da satılmaması konularında zabıta tedbirlerinin alınmadığı söylemleri yoğunluk taşımaktaydı.
Tüm bu duyurulara ve bilimsel çevrelerce yapılan uyarılara karşın balıkçı kesimi pervasızca çinakop avcılığını yıllarca göz göre göre sürdürmüş ve merkezi otoritenin saman alevi gibi parlayan denetimleri ise göstermelik olmaktan öteye gidememiştir. Balıkçının bu yasa dışı tutumu kör uçuştan başka bir şey değildir. Getirisi de zaman içinde sadece yokluk olacaktır. Günümüzde balıkçı ve balıkçılığın çökebileceğinin göz ardı edildiği gerçeğini, pazarda ve balık satış yerlerinde 20 cm. boyun altında 10-12 adedi bir kg. gelen çinakopun kilosunun 10-15 TL’ den tüketiciye yansıtılması ve bunun sürekliliği aslında dramatik sonucu da beraberinde getireceğinin adımlarıdır. Buna karşın hem önlem üretmesi hem de otoriter bir sistem oluşturması gereken balıkçılıktan sorumlu otorite ise üç maymunu oynamaktan öteye gidememektedir.

Lüfer balığının üremesi ile ilgili süreç


Çinakopun balık av yasağının kalktığı 1 Eylül tarihinden itibaren özellikle Marmara Denizi ve Karadeniz’de yoğun olarak bulunması, mevcut lüfer balığının sularımız stoklarında bulunan yoğunluk boyutunun yaşam döngüsü sonucudur. Şöyle ki, Atlantik orijinli olan lüfer balığı Karadeniz’inde dahil olduğu Akdeniz çanağında, beslenme göçü sürecinde, olgunlaşan yumurtalarını sene içinde, ilkbahar ayları ile ağustos ayında olmak üzere, iki kez döker. Genelde ilkbaharda yani ilk yumurtlama ve beslenme göçü sürecinde Marmara Denizi’nde olan lüfer, ikinci yumurtlama ve beslenme göçünü ise Karadeniz ortamında gerçekleştirir. Lüferin Marmara Denizi’nde olan birinci yumurtlama süreciyle, Karadeniz‘de olan ikinci yumurtlama süreci arasında en az 3 aylık bir zaman dilimi vardır. Birinci ve ikinci yumurtlama süreci arasında hayatta kalabilen lüfer yavruları arasında en az 3-5 cm. gibi boy farkı ve boya düşen ortalama ağırlık farkları vardır. İkinci yumurtlama periyodunu Marmara Denizi’nden Karadeniz’e geçmemiş veya geçememiş olan lüfer ikinci yumurtlamayı da Marmara Denizi’nde gerçekleştirir. Haliyle Marmara Denizi çinakop nüfusu içinde, aralarında 3-5 cm. boy farkı olan ayni senenin çinakop balıkları da bulunacaktır. Karadeniz çinakop balığı nüfusu içinde de ilkbaharda Marmara Denizi’nde oluşan ve beslenmek için Karadeniz’e çıkan çinakoplarla, Karadeniz’de ağustos’ta yumurtadan çıkan çinakoplar bir birlerinden yine 3-5 cm. farklı boylarda çinakop kompozisyonunu oluştururlar.

Lüferin göçünü tanzim eden önemli ana etmen: su sıcaklığı


Marmara Denizi ve Karadeniz‘de ayni senenin farklı boya sahip çinakopları, avlarını oluşturan balıkların peşinde sürü oluşturmadan, dağınık bir yayılım gösterir. Bu durum ekim ayı sonu veya kasım ayı başlarında Karadeniz’in kuzeyinden itibaren güneye doğru başlayan deniz suyu sıcaklıklarında görülen azalmaya kadar devam eder. Deniz suyu sıcaklığının bu süreci takip eden aylarda daha da soğuması, pelajialde dağınık olarak bulunan çinakop ve onun anaçları olan lüferin Karadeniz’i terk etmesinin nedenini teşkil eder.
Düşük su sıcaklıklarına tolerans gösteremeyen çinakop ve benzer pelajik türler, bu koşullarda Karadeniz ortamı içinde, yaşamları için uygun ve beslenebilecekleri su sıcaklıklarını ararlar. Bu nedenle, Karadeniz’i terk etmede çinakoplar ve düşük su sıcaklıklarına tolerans gösteremeyen pelajik türler İstanbul Boğazı yoluyla Marmara Denizi’ne geçiş yaparlar.
Kasım ayından itibaren, Karadeniz’in kuzeyinden güneye doğru yayılan düşük su sıcaklığı sürecinde çinakop, lüfer ve benzeri pelajik balıklar için, en uygun yaşam mahalleri, Marmara Denizi’nden İstanbul Boğazı yoluyla Anadolu ve Rumeli kavağı arasında derinliği 50-60 m. olan Boğaz eşiğinden, Karadeniz’e boşalabilen Akdeniz orijinli Marmara Denizi dip akıntısının, Karadeniz kıta sahanlığı boyunca yayılım gösterebildiği deniz tabanı alanlarıdır. Bu alanlarda Marmara Denizi dip akıntısının tuzluluğu o/oo 30’un üstünde, sıcaklık ise kışın dahi en az 14 0C ve üstündedir.
Akdeniz orijinli Marmara Denizi dip akıntısı Karadeniz suyuna nazaran sahip olduğu, yüksek tuzluluk nedeniyle, Karadeniz yüzey suyunun altında, Boğazın batı ve doğu yönlerinde (batıda İğneada, doğuda Şile-Zonguldak) deniz tabanını takip ederek, Karadeniz kıta sahanlığı boyunca, dikey yönde yaklaşık 10-15 m. yüksekliğinde uzun mesafelerde Karadeniz suyu ile karışmadan seyir eder.
Kasım ayından itibaren Karadeniz’de kuzeyden güneye deniz suyunda izlenen düşük sıcaklıklar sonucu, soğuk suya tolerans gösteremeyen çinakop ve lüfer için, en ideal yaşam ortamı, Boğazlar yoluyla Marmara Denizi’nden gelen, Akdeniz orijinli Marmara Denizi dip suyudur. Marmara Denizi’nden gelen bu dip suyunun Karadeniz’deki karışım ve yayılımı, deniz tabanını uzun mesafelerde kat ettikten sonra yavaş yavaş kademeli olarak Karadeniz suyu ile karışarak homojen bir yapıyla sonlanır.

Dip trolü ile çinakop avcılığına neden olan etmenler


Pelajik balık türlerinin yani yüzey ve orta su balığı konumundaki bir balığın dip trolü ile avlanması alışılagelmişin dışında bir durumdur. Buna karşın Karadeniz’de çinakop ve lüfer dip trolü ile de avlanılmaktadır. Bu nasıl gerçekleştirilmektedir, bir de ona bakalım.
Eğer Karadeniz’de ekim ayı sonu ve kasım ayı başlarında deniz suyu sıcaklığında soğuma başlamazsa trol balıkçısı çinakop ve lüferi avlayamaz. Çinakop ve lüferin yaşamı için, yem bulup beslenebilmesi ancak 15 ve üzeri derecelerdeki sıcaklığa sahip sularda olasıdır. Karadeniz ortamında ekim-kasım aylarında bu sıcaklığa sahip sularda lüfer ve çinakop bulmak olasıdır. Fakat bu özelliklere en uygun biotop, İstanbul Boğazı’ndan Karadeniz’e akan Marmara Denizi dip suyu ve bu suyun etkinlik alanında olan sahalardır. Marmara Denizi’nden gelen bu sıcak dip su kütlesi, geniş bir alana yatay dağılmasına karşılık dikey dağılım yüksekliği Karadeniz’e döküldüğü yerden uzaklaştıkça sınırlı bir şekilde değişim gösterir. Bu sıcak Akdeniz orijinli dip suyu içinde yaşam imkanı bulan çinakop ve lüfer balıkları, bu sahalarda gerçekleşen dip trolü çekimi sırasında, üsteki suyun soğuk olması nedeniyle, balığın yatay istikamet dışında, dikey istikamette yönelmesi olanaksız olduğundan, trolün etkinlik çekim alanı içinde kalarak avlanabilmektedir.
Yaz ve sonbahar ayları boyunca, Karadeniz sahillerimizde dağınık yayılım gösteren çinakop, kasım ve ocak ayları arasında, yüzey suyunun soğuması sonucu, altta bulunan ve balığın yaşamı için, daha uygun sıcaklığa sahip sınırlı boyutlardaki dip suyu tabakası içinde yoğun sürüler oluşturur. Bu durum, çinakop ve bu ortama adapte olmuş diğer pelajik balıklarında, dip trolü ve genellikle orta Karadeniz’de hamsi ve çaça avcılığı için kullanılan orta su trolleri tarafından etkin ve yoğun avlanmasına olanak sağlamaktadır.

Balıkçılık idaresince dikkate alınması gereken hususlar


Sularımızda, eylülden nisan ayına kadar serbest olan av sezonunda, halihazır balıkçılığımızın sahip olduğu yüksek endüstriyel balıkçılık av gücü (trol, gırgır), henüz bir yaşını dahi doldurmamış ve ekonomik açıdan büyük önem taşıyan lüfer ve benzer pelajik ve demersal balık stoklarımızı, üremeyle kendilerini yenileyemeden stoktan çekmesini önlemek balıkçılıktan sorumlu idarenin asli yükümlülüğüdür. Çünkü bu tür bir av gücü ve avlanma yönteminin sürdürülebilir balıkçılıkla uzaktan ve yakından bir alakası yoktur.
Eğer, lüfer balıkçılığımızın geleceğine pozitif bir akılla yaklaşmak istersek, kasım-ocak ayları arasında, Karadeniz sahillerimizde, yerel ve sınırlı boyutlarda sıcak dip sularında yoğun sürü oluşturan çinakop ve diğer ekonomik önemi olan pelajik balıkları, ekonomik ve yoğun avlayan dip ve orta su trolü gibi, av araçlarına, aylara veya mevsime bağlı yasaklar getirildiğinde, ekonomik önemi olan hedef tür balıkların, yumurtlama olanağı ile stoklarının yenilenmesi sağlanabilecektir.
Kasım-ocak ayları arasında, başta İstanbul Boğazı’nın Karadeniz çıkışı kıta sahanlığının batı ve doğu yakası boyunca ve yine orta Karadeniz’de Sinop ve Samsun bölgelerinde yerel yayılım gösteren, çinakopun dip sularında yoğun sürü oluşturduğu alanlarda, avlanmanın göz genişlikleri en az 30 cm. boyunda lüfer balığı için donatılmış dip sade ve fanyalı ağlarla ve yemli olta ile avının serbest olmasına imkan tanınmalıdır.
Lüfer balığının sularımızdaki stoklarının geleceği ve optimum sürdürülebilir avcılığı açısından, öncelikle İstanbul Boğazı’nın Karadeniz’e açılan batı ve doğu yakası (İğneada-Zonguldak) arası 100 m. derinlere kadar olan deniz alanlarında, kasım-ocak ayları arasında dip ve orta su trolü ile avlanmanın yasaklanması ve göz genişlikleri en az 30 cm. boyunda lüfer balığı için donatılmış dip sade ve fanyalı ağlarla ve yemli olta ile avının serbest olması sağlanmalıdır.
Diğer taraftan, kasım-ocak ayları sürecinde, adı geçen alanlardaki Akdeniz orijinli ve üsteki az tuzlu Karadeniz suyuna nazaran daha sıcak dip suyunda bulunan sıfır yaşındaki çinakop ve diğer Atlantik orijinli pelajik balıkların İstanbul Boğazı yoluyla Marmara Denizi’ne geçerek, Akdeniz orijinli Marmara Denizi dip suyunda, suların ısınmaya başlayacağı ilkbahara kadar konaklama imkanı bulacağı bir gerçektir.
Bu süreçte veya ilkbaharda, eşeysel olgunluğa erişen, 27 cm. ve daha büyük boydaki lüferler mayıs-haziran aylarında ilk yumurtalarını, bilahare ağustos ayında da ikinci yumurta dökme sürecini tamamlayacaklardır. Çoğunlukla ağustos ayında beslenme göçü nedeniyle Karadeniz’de bulunan lüfer, ikinci yumurtlamayı Karadeniz’de gerçekleştirmektedir. Gordina ve Klimova, (1996)* ya göre, lüfer balığının Karadeniz pelajialindeki yumurta ve larva dağılımları 1988, 1989, 1990 ve 1992 tarihlerinde, İstanbul Boğazı çıkışı, Bulgaristan ve Romanya sahilleri boyunca Kırım açıkları, Doğuda Sochy sahil ve açığı olarak saptanmıştır.
Kasım-ocak ayları arasında, Orta Karadeniz’de Sinop ve Samsun bölgeleri dip sularında yerel yoğun sürü oluşumu gösteren çinakop, bulunduğu ortamdaki dip suyu kış ayları sürecinde mülayim bir seyir izlerse, kışı Karadeniz’de geçiren çinakop, ilkbaharda lüfer olup ilk, ağustosta da ikinci yumurtlamayı gerçekleştirerek, Karadeniz lüfer stoklarının yenilenmesine pozitif anlamda katkı sağlayacağı kuşkusuzdur.

Sonuç ve güncellenmesi gereken araştırmalar


Lüferin davranışına etki eden ve onu yönlendiren oluşumlara bilimsel anlamda açıklık getirmek bir gerekliliktir. Bu nedenle Akdeniz orijinli Marmara Denizi’nden Karadeniz’e geçen dip suyunun sağlıklı dağılım boyutları, su kütlesinin yatay dağılım ve dikey su kalınlığının derinlik sınırları, İğneada, Zonguldak arasında, Karadeniz kıta sahanlığında, mevsimsel gerçekleştirilecek güdümlü hidrografik (sıcaklık, tuzluluk, oksijen vb.) ölçüm, hedef türlerden ekonomik önemi olan pelajik ve demersal balıkların, yumurta ve larva dağılım sıklığı ve akustik aletlerle stok ölçümleri üzerine yapılacak bilimsel araştırma proje çalışmalarıyla somutlaştırılıp güncellenmesi önem arz eder.
Çünkü her yıl kasım ayından itibaren İstanbul Boğazı’nın Rumeli ve Anadolu yakasının doğu ve batısı açıklarında trol teknelerince eylül-ekim aylarına nazaran, adetlerindeki belirgin artış gösteren çinakop trolle yoğun bir şekilde avlanılmaktadır. Ne var ki resmi otoriteden bu realitenin nedenleri konusunda somut elle tutulur bir yanıt bu güne kadar ortaya konmamıştır. Oysa balıkçılık idaresince balıkçılık biliminin ışığı altında bu konuların güncellenerek yenilenmesi ve ortamın güdümlü araştırmalarla izlenerek neyin ne olduğunun net bir şekilde ortaya konulması ve önlemler üretilmesi de bir gerekliliktir.
Ekim ayı sonu, kasım ayı başlarından itibaren İstanbul Boğazı Karadeniz çıkışı, Akdeniz orijinli Marmara Denizi dip suyunun batı-doğu istikametlerinde Karadeniz kıta sahanlığında düşey yönde dar bir koridor olarak belirlenen ve dipten yüksekliği 10-15 m. olan su kütlesini içeren alanların kasım ayından itibaren 2 ay yani kasım-aralık ayları arasında trol avcılığına; yine defneyaprağı ve çinakopu avlayan göz genişliğindeki uzatma ağ balıkçılığına kapatılması stokların esenliği açısından bir ön önlem olarak gereklidir. Çünkü sürdürülebilir balıkçılık açısından çinakopun Marmara Denizi’ne olan geçiş sürecinde, avcılığın yasaklanması bir zorunluluktur. Ayrıca bu yasaklama orta vadede balıkçılığın ekonomik açıdan geleceğini de güvenceye alacaktır.
Bilimsel açıdan konuya netlik kazandırmak ve merkezi otoritenin sağlıklı kararlar alabilmesine olanak yaratmak açısından projeye dayalı en az 3 yıllık mevsimsel araştırma faaliyetinin yaşam bulması esastır.
Özellikle eylül ayından ocak ayına kadar Karadeniz Boğaz ağzı, Akdeniz orijinli Marmara Denizi’nden gelen dip suyunun Karadeniz kıta sahanlığındaki dikey ve yatay dağılım boyutları, Ege Denizi kuzeyi, Marmara Denizi ve Karadeniz Boğaz ağzı litoralindeki lüfer balığının ilkbahar dönemi ile ağustos ayında yumurta ve larva sörveyleri gerçekleştirilmelidir. Diğer taraftan lüfer balığına özgü yazınsal referans kaynakları da güncellenerek elde edilen bilgilerin ışığı altında geleceğin lüfer stoklarının pozitif anlamda avlanabilmesine zemin yaratacak düzenlemelerin kayıt altına alınması sağlanmalıdır.

*Gordina,A.D., ve T.N.Klimova., 1996 On Bluefish (Pomatomus saltatrix L.) Spawning in the Black Sea. İnstitute of Biology of the Southern Seas Ukrainian Academy of Science, Nakhimov Ave.2.Sevastopol. Ukraine. Mar. Freshwater.Res.1996,47.315-18
 
Son düzenleme:
B

BS Okuru

Misafir
Yapılan eleştiriler Su Ürünleri Avcılığını Düzenleyen Sirküler’de lüfer için belirtilen avlama boy yasağına kesin olarak riayet edilmediği, balığın satış/mezat mahalli olan balık hallerinde çinakopun işlem görmemesi gerektiği, market ve pazarlarda da satılmaması konularında zabıta tedbirlerinin alınmadığı söylemleri yoğunluk taşımaktaydı.
Tüm bu duyurulara ve bilimsel çevrelerce yapılan uyarılara karşın balıkçı kesimi pervasızca çinakop avcılığını yıllarca göz göre göre sürdürmüş ve merkezi otoritenin saman alevi gibi parlayan denetimleri ise göstermelik olmaktan öteye gidememiştir.
Çok güzel bir makale,lakin düşündüren soruların cevabı aynı makale içerisinde.
Önder reis keşke konu başlığını değiştirseydin(
Bu gün Kofana tuttum) diye, dikkat çekmesi açısından.
Benim kişisel kanaatim b
u sorunun bu Ülke de çözüleceğine dair içimde en ufak bir umut yok.
Bu bir toplumsal bilinç ve kültür meselesi, sosyal ekonomik sorunlarımız, yönetim ve denetleme ,kanunlar ve çevre bilinci,barışık yaşama,birbirimizi sevme anlama ve tahammül etme süreçlerini aştığımız zaman denizlerde balık çoğalır tarlada ürünlerde.

 
Moderatör tarafında düzenlendi:

mctymn

Daimi Üye
Katılım
18 Eyl 2010
Mesajlar
778
Tepkime puanı
1,016
Puanları
93
Yaş
58
Konum
İstanbul
Adı
Mecit Yaman
Gelecek. Bu sene bol gelecek.:)
 
  • Beğen
Tepkiler: t@B

pars

Aktif Üye
Katılım
22 Haz 2013
Mesajlar
316
Tepkime puanı
688
Puanları
93
Konum
istanbul
Kanal İstanbul Projesinin Lüfer ve Palamut için iyi olacağını düşünüyorum. Umarım nesli tükenmeden ikinci bir göç yolu açılır.
 

scorpion26

Daimi Üye
Katılım
24 Tem 2013
Mesajlar
1,708
Tepkime puanı
1,119
Puanları
113
Yaş
48
Konum
İstanbul
Kanal İstanbul Projesinin Lüfer ve Palamut için iyi olacağını düşünüyorum. Umarım nesli tükenmeden ikinci bir göç yolu açılır.
Ekolojik bir felaketin böyle bir artısı olacağını sanmıyorum. Umarım hayalin ötesine geçmez bu proje. Ufak bir göle atılan 50-100 turna bile ekolojik felakate yol açabiliyorken böylesi bir saçma bir projeden güzel sonuçlar çıkacağını ummak hayal olur.
 

pars

Aktif Üye
Katılım
22 Haz 2013
Mesajlar
316
Tepkime puanı
688
Puanları
93
Konum
istanbul
İlber ORTAYLI: Mesafeyi kısaltacak değil, İstanbul Boğazı’nı ve yarımadasını kurtaracak bir teşebbüs. Geçişi tehlike teşkil eden bütün gemilerin yasaklanması için bir alternatif şart .....Aslında mesafeyi kısaltacak bir kanal değil, İstanbul Boğazı’nı ve yarımadasını kurtarması beklenen bir teşebbüs.

Celal Şengör'e göre 10 milyon yıl önce projenin yapılacağı yerde zaten bir doğal kanal vardı.
Prof. Dr. Celal Şengör, konuyla ilgili olarak "Orada zaten 10 milyon yıl önce bir kanal vardı. Doğa bilimleri açısından orada öyle bir şey yapmanın sakıncası yoktur. Bilakis faydası vardır. Bu kanal Boğaz'ı rahatlatır. Bunu Başbakan'a kim önermişse kendisini kutluyorum. Başbakan laf dinlemiş projeyi kabul etmiş" dedi.



Prof. Dr. Kadir Seyhan, Karadeniz ile Marmara arasında yapılması öngörülen ''Kanal İstanbul''un her iki deniz arasındaki balık göçlerini kolaylaştıracağını söyledi.

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kadir Seyhan, yaptığı açıklamada, İstanbul'da, Karadeniz ile Marmara arasında açılması öngörülen 45-50 kilometre uzunluğunda, 25 metre derinliğinde, 150 metre genişliğindeki ''Kanal İstanbul'' projesini bir deniz bilimci olarak özellikle balık göçleri açısından olumlu bulduğunu belirtti.


Bence ön yargılı olmamak lazım. Ben prof. lerin yalancısıyım.
 
Son düzenleme:

yyildirayy

Aktif Üye
Katılım
20 Ocak 2013
Mesajlar
397
Tepkime puanı
602
Puanları
93
Yaş
48
Konum
İstanbul
Kan Grubu
B Rh Pozitif
İlber ORTAYLI: Mesafeyi kısaltacak değil, İstanbul Boğazı’nı ve yarımadasını kurtaracak bir teşebbüs. Geçişi tehlike teşkil eden bütün gemilerin yasaklanması için bir alternatif şart .....Aslında mesafeyi kısaltacak bir kanal değil, İstanbul Boğazı’nı ve yarımadasını kurtarması beklenen bir teşebbüs.

Celal Şengör'e göre 10 milyon yıl önce projenin yapılacağı yerde zaten bir doğal kanal vardı.
Prof. Dr. Celal Şengör, konuyla ilgili olarak "Orada zaten 10 milyon yıl önce bir kanal vardı. Doğa bilimleri açısından orada öyle bir şey yapmanın sakıncası yoktur. Bilakis faydası vardır. Bu kanal Boğaz'ı rahatlatır. Bunu Başbakan'a kim önermişse kendisini kutluyorum. Başbakan laf dinlemiş projeyi kabul etmiş" dedi.



Prof. Dr. Kadir Seyhan, Karadeniz ile Marmara arasında yapılması öngörülen ''Kanal İstanbul''un her iki deniz arasındaki balık göçlerini kolaylaştıracağını söyledi.

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kadir Seyhan, yaptığı açıklamada, İstanbul'da, Karadeniz ile Marmara arasında açılması öngörülen 45-50 kilometre uzunluğunda, 25 metre derinliğinde, 150 metre genişliğindeki ''Kanal İstanbul'' projesini bir deniz bilimci olarak özellikle balık göçleri açısından olumlu bulduğunu belirtti.


Bence ön yargılı olmamak lazım. Ben prof. lerin yalancısıyım.
O kanalın olabileceğini, yapılacağını hiç tahmin etmiyorum.
 

pars

Aktif Üye
Katılım
22 Haz 2013
Mesajlar
316
Tepkime puanı
688
Puanları
93
Konum
istanbul
Bende inanmıyorum. Yap-işlet-devret modeli bir şey değil.
Bu hükümetin 15 yıldır yaptıklarından desteklediğim sadece üç projesi var. Üç oyum olmsa birini de vermem o ayrı.
1.si paradan sıfır atılması
2.si kapalı alanlarda siğara yasağı
3.sü kanal istanbul.
Ancak bende gerçekleşeceğini düşünmüyorum, Proje yeteri kadar tartışılmadan, zorlama olarak biz yaptık oldu ya geldiği için çok tepki çekti. AKP den sonrada destek bulmayacaktır.