Hoş Geldin, Ziyaretçi!

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için forumka kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

Her yönü ile Bitkilerle tedavi.

onder

Daimi Üye
Katılım
1 May 2010
Mesajlar
785
Tepkime puanı
103
Puanları
28
Yaş
45
Adı
Önder Çapa
Konuya değinmeden önce belirtmek isterim ki. Ben Tıbbi Aromatik Bitkiler Teknikeriyim. Mesaj atarken buna da dikkat ederseniz sevinirim.
GİRİŞ
Dünya üzerinde 750.000-1.000.000 arasında bitki türünün bulunduğu tahmin edilmektedir. Bunlardan 500.000 kadarı tanımlanıp isimlendirilmiştir. Her yıl 2.000 kadar yeni tohumlu bitki türü tanımlanıp isimlendirilmektedir. Gıda elde etmek için yetiştirilen türler yaklaşık 3.000 civarındadır.

Tedavi amaçlı kullanılan bitkilerin miktarı, antik çağdan beri devamlı artış göstermektedir. Mezopotamya uygarlığı döneminde 250 iken bu sayı 19. yüzyılın başlarında bilinen bitki sayısı 13.000’e kadar ulaşmıştır.

Son yıllarda tıbbi bitkiler ve bunlardan elde edilen aktif maddeler üzerindeki çalışmalar ve bunlara karşı olan ilgi çok artmıştır. Bunun başlıca sebepleri şunlardır.

1- Yeterli düzeyde bir kimya endüstrisine sahip olmayan kalkınma yolundaki ülkeler bitkilerden yararlanarak, kolay ve ucuz bir tedavi olanağı elde etmek istekleridir. Bunun en yoğun örneğini Mısır, Hindistan ve Pakistan gibi ülkelerde görebiliriz.
2- Tedavi alanına sokulan yeni sentetik bileşiklerin bazılarında tehlikeli yan etkiler görülmesi. Bitkisel ilaçlar çok uzun zamandır kullanıldığı için yan etkileri iyi bilinmektedir. Buna karşılık tedaviye yeni sokulan sentetik maddeler yeterli kontrol zamanına sahip olmadıklarından bazı tehlikeli yan etkileri olduğu ancak kullanımdan sonra anlaşılmakta ve bu durumda onarılması güç zarara sebep olmaktadır.
3- Bazı ilaç ilkel maddelerinin, bitkisel droglardan, sentetik olanlardan daha ucuza ve daha kolaylıkla elde edilebilme imkanları.
4- Diğer bir üstün yanları ise birkaç etkiye birden sahip olmalarıdır. Sentetik bileşikler genellikle bir tek etkiye sahiptirler. Bazıları ise, antibiyotikler gibi, yan etkileri önlemek için diğer bazı ilaçlarla birlikte kullanılmasıdır. Bitkisel ilaçlarda böyle bir durum yoktur.
TIBBİ BİTKİLERİN BİLEŞİMİ

Tıbbi bitkiler üzerinde yapılan deneysel çalışmalar, bitkisel droglarda bulunan bileşikler hakkında bilgilerimizi çoğaltmıştır.

Droglarda selüloz, nişasta, pektin, protein, şeker gibi tedavi yönünden etkisiz maddelerin yanı sıra çok az miktarlarda bile tedavi edici etkiye sahip maddeler bulunmaktadır. Bunlara etkili madde ismi verilmektedir. Bitkilere tedavi edici özelliği veren birçok madde vardır fakat bunlardan görece en önemli olanları şunlardır.
- Tanenler: Fenol yapısında katı bileşiklerdir. Suda çözünürler. Birçok bitkide bulunur. Özellikle kabuk kısmında bulunurlar. Meşe mazısı ve meşe palamudu tanen yönünden çok zengindir. Tedavi ve deri sanayinde kullanılan tanen bu bitki ve meyvelerinden elde edilir. Tanenler antiseptik ve kabız etkilere sahiptirler.
- Alkaloitler: Yapılarında Azot bulunan ve bazik karakterli bileşiklerdir. Katı ve genellikle renksiz maddelerdir. Asitler ile tuz meydana getirirler. Baz halde suda çözünmedikleri halde tuzları suda çözünebilir. İlk alkaloit 1803 yılında Fransız eczacı Derosne tarafından elde edilmiş olan morfindir. Bu bileşikler küçük dozlarda bile kuvvetli etkiye sahiptirler.
- Sabit yağlar: Gliserin ile yağ asitlerinin esterleşmesi sonucu meydana gelmiş bileşiklerdir. Sıvı veya katı halde olup suda çözünmez fakat organik çözücülerde kolay çözünürler.
- Uçucu Yağlar: Esas itibariyle terpenlerden yapılmış karışımlardır. Genellikle sıvı olup kuvvetli kokulu ve uçucu maddelerdir. Su buharı ile sürüklenebilirler fakat suda çözünmezler. Özellikle çiçek ve meyvelerde bulunsalar da diğer organlarda da rastlanırlar.
ETKİ VE KULLANILIŞ

Bitkisel kökenli ilaçlar çok eskiden beri hastalıklara karşı kullanılmakla beraber etkili bileşikleri ve etki mekanizmaları hakkındaki bilgiler ancak 20. yüzyılın ortalarından itibaren, yani yaklaşık 100 seneden beri, sahip olmaya başladık. Tıbbi bitkilerin hastalıklara karşı etkilerini ve kullanma imkanları konusunda bir fikir verebilmek için, bazı farmakolojik bilgiler şöyledir.

1- Drog: kökeni Farsça olduğu sanılan bir kelimedir. Eczacılık, kimya ve boya endüstrisinde kullanılan bitkisel, hayvansal veya madensel ilkel maddelere verilen addır. Osmanlıca karşılığı da ecza dır
2- İlaç: hastalıkları iyileştirmek veya belirtilerini ortadan kaldırmak için kullanılan, hastalar tarafından alınabilir şekle getirilmiş, drog veya drog karışımlarına ilaç denmektedir. İlaçları gıda ve zehirlerden tam olarak ayırmak mümkün değildir. Tıbbi miktarlarda ilaç etkisine sahip bir drog, bu miktar aşılınca öldürücü olabilir.
Sınıflandırma: Droglar ve bunlardan hazırlanan ilaçların sınıflandırılması şu üç özellik dikkate alınarak yapılmaktadır.
- Kimyasal yapı
- Etki yeri
- Kullanma amacı
Uygulamada elverişli olması nedeniyle, drogları kullanma amacına göre sınıflandırma en çok kullanılan sınıflandırma şeklidir.
3- Veriliş yolları: ilaçların veriliş yolları çok çeşitlidir. Hastalığın cinsine ve istenilen etkiye göre değişik yolları kullanılır. En çok kullanılan yolları kısaca açıklamak gerekirse;
- Sindirim sitemi yolu: Buna dahilen alma yolu da denilmektedir. Ağız veya rektal yolla verilir ve sindirim kanalı yoluyla kana geçer. Sindirim sistemi yolu bitkisel droglardan hazırlanan ilaçların verilmesi için kullanılır.
- İnjeksiyon yolu: Etkili bileşiğin uygun bir çözücüdeki çözeltisi deri altı, adale içi veya damar içine zerk edilir. Çok çabuk etki eden bir yoldur.
- Haricen kullanma: Burada ilaç solunum, deri veya mukoza yoluyla verilir. Deri yolu yöntemi deri hastalıklarının tedavisinde kullanılır. İlaç şekli olarak bilhassa merhemler tercih edilmektedir.
4- Etkili madde: droglar taşıdıkları etkili maddeler nedeniyle tedavi alanında kullanılmaktadırlar. Bitkilerde etkili maddeler bitkilerin muhtelif organlarında bulunmaktadır. İlk zamanlar drogların etkili maddeleri hakkında bilgilerimiz bulunmadığı için doğrudan doğruya drog veya bundan hazırlanan hulasalar tedavide kullanılmaktaydı. Drogların etkili maddelerinin öğrenilmesi ve bunların saf olarak elde edilmesinden sonra, tedavi alanında drog yerine, saf etkili maddelerden hazırlanan ilaçların kullanılmasına geçilmiştir. Bu günde bu şekilde kullanılış devam etmektedir. Bu maddelerin çabuk etki göstermeleri, yan etkilerinin az olması, miktarlarının çok iyi şekilde hesaplanabilmesi gibi özellikleri nedeniyle tercihen kullanılmaktadır. Buna karşı saf saf etkili maddelerin ülkemizde elde edilmemekte olması, fiyatlarının pahalı, zehirliliklerinin droglara oranla yüksek bulunması, etkilerinin kısa süreli olması gibi sakıncaları da bulunmaktadır. Bu nedenlerle tedavide , hastanın durumuna göre, drog veya etkili maddeden hazırlanmış ilaç kullanılması en geçerli yol olmaktadır.
5- Etki Düzeni: bitkisel droglarda bulunan etkili bileşiklerin hastalıkları iyi etmekte gösterdikleri etki mekanizması çok değişik ve karmaşık olması nedeniyle henüz tam olarak bilinmemekle beraber fizikokimyasal olaylar topluluğu olduğu burada, bilhassa enzim sistemlerinin rol aldığı anlaşılmıştır. Etki; droğun taşıdığı etkili maddeye, miktarına, alan şahsın fiziksel yapısına, etkili maddeye karşı olan tepkisine , ilaç şekline, verilme yoluna v.b. bağlı olarak meydana gelmektedir. İstenen etkiyi elde etmek için genellikle küçük dozlardan başlamak, istenen etki elde edildiği zaman hastalık belirtileri kayboluncaya kadar devam etmek, kusma, ishal, baş dönmesi gibi zehirlenme veya yan etki belirtileri görülür görülmez ilacı kesmek uygulamada kullanılması uygun bir yoldur.

Etkili bileşik kan yoluyla dağılarak doku ile temasa geçer. Hücre ile temasa geçen etkili bileşik tesirini hücre zarı veya içindeki enzimler üzerinde gösterir. Hücre fonksiyonları enzimlerin etkisi ile yürüdüğü için, enzimler üzerindeki etkiler sonuç olarak hücre fonksiyonları üzerinde ortaya çıkar. Etkili bileşik hücre fonksiyonunu arttırır veya azaltır. Hücre fonksiyonlarını arttıran bileşiğe uyarıcı azaltan bileşiklere ise yatıştırıcı denmektedir.

Organizmada meydana gelmiş olan patolojik bir fonksiyon değişikliğini, tekrar normal duruma döndürebilme yeteneğine etkili maddenin tedavi etkisi denir. Bu madde drogun belli bir miktarı ile elde edilir. Bu miktara efektif doz veya tedavi dozu denir. Etkili bileşikten daha yüksek miktarlarda alındığında toksik etki görülmeye başlar. Toksik etkinin görülmesini meydana getiren miktarların üzerindeki dozlar ölüm meydana getirebilir. Ölüm meydana getiren miktara ise letal doz denilmektedir.

Bitkisel droglarda, etkili saf bileşiklere oran efektif doz ile letal doz arasındaki mesafe oldukça geniştir. Bu nedenle bitkisel droglar ile zehirlenerek ölme ihtimali saf etkili maddelere oranla çok azdır.
6- Atılma: dahilen alınan droglardaki etkili maddeler, mide ve barsaklarda emilerek kan yolu ile hücrelere ulaşır. Bir müddet sonra bu etkili madde vücuda girdiği gibi, herhangi bir değişikliğe uğramadan, kimyasal bazı yapı değişikliklerine uğrayarak veya başka bileşiklerle birleşerek organizmadan dışarı çıkar. Bu çıkış en çok, böbrekler vasıtasıyla, idrar ile olur. Bazı bileşikler safra solunum ile atılmaktadır. Vücuda giren bileşiklerdeki kimyasal değişiklikler birçok dokuda olmakla beraber özellikle karaciğerde meydana gelmektedir.
7- Tanı: halk ilaçları ile tedavide göz önünde tutulması gereken en önemli husus tedavi edilmek istenen hastalığın teşhisidir. İshal, kabızlık, mide bulantısı, karın ağrısı, sinirlilik gibi bazı durumlar kolaylıkla fark edilebilirse de, bunların hangi sebeplerden ileri geldiğini ancak bir hekim saptayabilir. Nedenle herhangi bir hastalık belirtisi bitkisel bir ilaç ile kısa sürede tedavi edilemez ise hemen bir hekime başvurmak gerekir. Bunda mutlak bir zorunluluk vardır.
8- Tedavi değeri:bitkisel drogların değeri bazı hekimlerce küçümsenmekte, halk arasında ise fazla değerlendirilmektedir. Basit hastalıkların tedavisinde bitkisel ilaçlar iyi sonuçlar verir fakat buna karşılı bitkisel droglarla hazırlanan ilaçlardan mümkün olanın üstünde bir etki beklenmemelidir.
Tıbbi bitkiler ile tedaviden, olumlu sonuç alabilmek için, tedaviye en az bir hafta muntazaman devam edilmelidir. Müzmin hastalıklarda bu süre 3-4 haftayı bulur. Tıbbi bitkilerin etkileri nispeten yavaş ama uzun sürelidir.



KULLANLIŞ ŞEKİLLERİ

Bitkisel droglar ilaç olarak alınabilmek için uygun bir şekle konulmalıdır. Bun en basit yolu bitkiyi toz haline getirerek veya olduğu gibi veya bir güllaç içinde almaktır. Bununla beraber alma şeklindeki kolaylık ve alınan miktarın saptanması bakımından hap, infüzyon ve dekoksiyon şekilleri kullanılmaktadır.

1- Toz: Bitki parçalarının bir madeni havanda dövülmesi veya bir değirmende çekilmesi ile elde edilir. Parça büyüklüklerine göre kaba, orta ve ince olmak üzere 3 kısma ayrılırlar. Hap veya güllaç içinde alınacak tozların ince olması tercih edilir. Tozların alınmasında kullanılacak en kolay yol, ince tozun yarım bardak kadar su içine dökülmesi ve karıştırdıktan sonra içilmesidir.
2- Hap: İnce toz halindeki drogun bir yardımcı madde yardımı ile hap haline getirilmesi ile elde
edilir. Hapların ağırlıkları 1-2.5 gr arasında olmalıdır. Daha büyük hapların alınması güçtür. Yardımcı madde olarak bal, şeker şurubu, nişasta, leblebi unu, arap zamkı, meyan balı gibi tedavi etkisi bulunmayan maddeler seçilmelidir. Drog tozu uygun yardımcı madde ile hamur haline getirilir, bu hamur avuç arasında döndürülerek uygun uzunlukta bir çubuk yapılır, çubuk bir bıçak ile uygun büyüklükte parçalara bölünür ve her bir parça yuvarlanarak hap haline sokulur. Hapların birbirine yapışmaması için meyan kökü tozu veya talk tozu konulur.
3- İnfüzyon: Drogların ilaç olarak kullanılmasında çok kullanılan bir şekildir. İnfüzyonu hazırlamak için ufalanmış bitki parçaları üzerine kaynar su dökülür ve karışım kapalı bir kapta, sık sık karıştırılarak, çok hafif ateş üzerinde 5 dk tutulur, soğuduktan sonra süzülür. Kullanılacak miktar genellikle 100 gr su için 2 gr.dır. infüzyon hazırlanmasında diğer bir yolda şöyledir: Kaba toz haline getirilmiş drog üzerine yeter mikterda soğuk su konur ve karışım kaynayıncaya kadar ısıtılır. Kaynamaya başlar başlamaz ateşten çekilir ve soğuduktan sonra süzülür. İnfüzyon her defasında taze hazırlanmalıdır. Tadlandırıcı olarak bal veya şeker konulabilir.
4- Dekoksiyon: bunu hazırlamak için ufalanmış bitki kısımları üzerine yeter miktarda soğuk su soğuk su konulur ve hafif ateşte sık sık karıştırarak yarım saat ısıtılır ve sıcakken süzülür. Bunda da infüzyonda olduğu gibi kullanılacak miktar 100 gr su için 2 gr dır.bu karışımda taze hazırlanmalıdır.tadlandırmak için bal veya şeker kullanılabilir. Çiçek, ince yaprak veya uçucu yağ taşıyan droglar, kaba toz haline getirilip bir çay kaşığı dolusu bir su bardağı içine konur ve üzerine kaynar su konur. Üstü kapalı vaziyette 5 dk kadar dinlenmeye bırakılır. Bu süre sonunda süzülüp içilir. Kaba yaprak veya yumuşak meyvelerde ise bir çay kaşığı dolusu kaba toz edilmiş drog, bir bardak su ile bir cezvede 1-3 dakika kaynatılır. 5 dakika dinlendirilir ve sonra süzülerek içilir. Kök, kabuk, sert meyve ve tohumlar; kaba toz haline getirilip bir bardak su ile bir cezve içerisinde 3-5 dk kaynatılır. 5 dakika dinlendirilip süzülerek içilir.

BU TEDAVİ YÖNTEMİNİN BAŞLICA SAKINCALARI
Günümüzde hızla yaygınlaşan bir akım haline gelen bu tedvi yönteminde kimi sakıncalar da bulunmaktadır. Bunlardan başlıcaları; herhangi bir hekime danışmadan, kulaktan dolma bilgilerle tedaviye başlanması, Bitkisel ilaçları çok fazla abartarak, her derde çare gibi gösteren insanlar yüzünden hastalığın daha da ilerlemesi, Kişilerin bu ilaçlardan her türlü medeti umarak, gördükleri modern tedaviyi bırakarak, tamamiyle bitkisel ilaçlara yönlenmeleri, Bitki kısımlarının uygun olmayan yerlerden toplanması ve uygunsuz ortamlarda kurutulması. Örneğin: Otoyol veya işlek caddelerin kenarlarından toplanan bitkilerde kurşun, civa gibi ağır metallerde bulunur. Çok sıcak ve havasız ortamlarda kurutulan Bitkilerde üreyen organizmalar yüzünden zehirlenmeler meydana gelebilir. Bir takım insanların para kazanma hırsı yüzünden yalan yanlış bitkileri toplayarak, başka bir bitki diye satmaları. Örneğin: Safran Bitkisi yerine mısır püskülü verilmesi. Bu ilaçları nasılsa yan etkileri çok az diye aşırı kullanmak. Örneğin: Safran Bitkisinin düz kaslarda kasılmalara sebep olma gibi bir yan etkisi var. Çok aşırı tüketilmesi durumda düşüklere de sebep olabilir.
Herkese sağlıklı günler dilerim.


NOT:prof.Dr. Turhan Baytop'un Türkiyede Bitkilerle Tedavi kitabıından derleme yapılmıştır.
 

muratmurat

Aktif Üye
Katılım
1 May 2010
Mesajlar
211
Tepkime puanı
38
Puanları
28
Yaş
60
Konum
İstanbul
Adı
MURAT TOMRUK
harika bir çalışma emegine sağlık
 

OZAN IŞIK

Moderatör
Yönetici
Katılım
2 May 2010
Mesajlar
7,996
Tepkime puanı
4,747
Puanları
113
Yaş
39
Konum
Şişli, İstanbul
Adı
OZAN
Kan Grubu
O Rh Pozitif
Ellerinize sağlık çok güzel bir çalışma olmuş
 

sokrates

Aktif Üye
Katılım
3 May 2010
Mesajlar
484
Tepkime puanı
8
Puanları
18
Yaş
51
Konum
Kastamonu/Cide
Adı
Murat Can
Kan Grubu
A Rh Negatif
Önder emeğine sağlık faydalı bilgiler paylaşmıssın eh seni yakalamışken bir soru sormak isterim bu acı kavun denilen bitkinin sinüzite iyi geldiği söyleniyor fakat yanlış kullanma sonucu ileri derecede tahrişe yol açtığıda söyleniyor bende ileri derecede sinüzit var dalışlarımı kimi zaman etkiliyor böyle birşey varmı varsa bu bitkiyi nasıl ve ne kadar kullanmamız gerekiyor nacizhane sorum hakkında bilgin varsa eğer bilgilendirisen bizleri sevinirim.
 

sokrates

Aktif Üye
Katılım
3 May 2010
Mesajlar
484
Tepkime puanı
8
Puanları
18
Yaş
51
Konum
Kastamonu/Cide
Adı
Murat Can
Kan Grubu
A Rh Negatif
Ayrıca Önder gitmediğim k.b.b kalmadığı gibi kullanmadığım ilaçda yok gibi kullandığım doktorların verdiği ilaçlar sadece bazen baskılıyor rahatsızlığı onun haricinde ameliyet olmayı düşündüğüm halde doktorlar tekrarlayacağını söyledi.
tabii bu bilgileri;herhangi bir hekime danışmadan, kulaktan dolma bilgilerle tedaviye başlanması cümlene karşılık yazıyorum. Sevgiler.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

onder

Daimi Üye
Katılım
1 May 2010
Mesajlar
785
Tepkime puanı
103
Puanları
28
Yaş
45
Adı
Önder Çapa
Önder emeğine sağlık faydalı bilgiler paylaşmıssın eh seni yakalamışken bir soru sormak isterim bu acı kavun denilen bitkinin sinüzite iyi geldiği söyleniyor fakat yanlış kullanma sonucu ileri derecede tahrişe yol açtığıda söyleniyor bende ileri derecede sinüzit var dalışlarımı kimi zaman etkiliyor böyle birşey varmı varsa bu bitkiyi nasıl ve ne kadar kullanmamız gerekiyor nacizhane sorum hakkında bilgin varsa eğer bilgilendirisen bizleri sevinirim.
Evet böyle birşey var. Bu bitkinin meyvelerinin içindeki sıvı sinüzite iyi geliyor. Bir bardak su içerisine 2-3 damla sıkıp kullanabilirsiniz diye öğrenmiştik okulda. Ama inanın ben de de sinüzit olmasına rağmen hiç kendim kullanmadım. Kullanılış dozuna gelince genellikle bu tarz ilaçlar günde 2-3 defa kullanılıyor.
 

sokrates

Aktif Üye
Katılım
3 May 2010
Mesajlar
484
Tepkime puanı
8
Puanları
18
Yaş
51
Konum
Kastamonu/Cide
Adı
Murat Can
Kan Grubu
A Rh Negatif
Evet böyle birşey var. Bu bitkinin meyvelerinin içindeki sıvı sinüzite iyi geliyor. Bir bardak su içerisine 2-3 damla sıkıp kullanabilirsiniz diye öğrenmiştik okulda. Ama inanın ben de de sinüzit olmasına rağmen hiç kendim kullanmadım. Kullanılış dozuna gelince genellikle bu tarz ilaçlar günde 2-3 defa kullanılıyor.
Anladım Öndercim teşekkür ederim. Bakalım deneyeceğim inşallah iyi sonuç alırım.
 

enis59

Daimi Üye
Katılım
1 May 2010
Mesajlar
1,210
Tepkime puanı
22
Puanları
38
Yaş
44
Adı
Enis
Ellerinize sağlık çok güzel bir çalışma olmuş