B A L I K - V Ü C U D U N D A - T U Z - S U - D E N G E S İ
Tatlısu balıklarının bedeninde tıpkı insanlar yada deniz balıkları gibi yaklaşık % 0.9 -0.10 (binde dokuz-on) tuz bulunur. Yaşadıkları sularda ise tuz oranı daha azdır. Osmosis gereği dışarıdaki su balığın vücuduna girmek, balığın vücüdundaki tuz da dışarı çıkmak ister.
Osmosis: Yarı geçirgen bir membranın çok yoğun tarafındakinden az yoğun tarafına moleküllerin yoğunluklar eşit oluncaya kadar geçmesidir.
Balık vücudundaki tuzu yediği besinlerden ve içtiği sudan sağlar. Besinleri bir tarafa koyalım, balık tatlısuda yaşadığı için bildiğimiz şekilde su içerse tuz kazanmak yerine kaybeder.
Bunun önlenmesi için balıkların ağızlarında, solungaçlarında ve barsaklarında tuz tutan hücreler vardır. Bu nedenle içilen sudaki tuzlar tutulur, geri kalan sıvı dışarı atılır.
Bu olaya osmoregülasyon denir.
Osmoregülasyon: Organizma içerisindeki belirli, uygun bir tuz-su dengesinin korunmasıdır.
Tatlısu balıkları seyreltik ortama tuz kaybettiklerinden solungaçlarıyla aktif olarak ortamdan iyon alırlar. Yine vücütları daha yoğun bir ortam olduğu için vücuda giren su ile şişebilirler. Bunu dengelemek için böbreklerinden her gün vücutlarının %20 ağırlığı kadar seyreltilmiş idrar atarlar.
Deniz balıkları daha yoğun ortamda solungaçlarından su kaybederler. Büzüşmemek ve eksilen suyu tamamlamak için ise içerisinde çokca iyonun (tuzun) bulunduğu suyu içerler. Fazladan alınan tuzlar özellikle NaCl ve KCl solungaçlardan diğerleri ise böbrekler üzerinden atılır ve bu yolla tuz-su dengesi sağlanır.
BALIKLARDA FARKLI TUZLULUĞA SAHİP ORTAMLARA GİRİŞ VE ÇIKIŞTA
MEYDANA GELEN DEĞİŞİMLER
Köpek balıkları ve vatozlar (kıkırdaklı balıklar) haricindeki balıklar tatlısudan tuzlu suya veya tuzlusudan tatlısuya girerken genelde bir alışma devresi süresince karışık sulu bölgelerde beklerler.
Bu alışma devresinde tatlısuya girecek olan kefal ve somonda tuz alımı ve su atımı yavaş yavaş tersine döner. Özellikle ağız içi epitellerinde bulunan iyonosil denilen hücreler deniz balıklarında tuz atmaya yararken tatlısuya girerken değişerek tuz tutmaya başlar.
Tatlısudan denize çıkacak balıklarda ise su atma yerine su tutma özelliği gelişir ve iyonosil hücreleri tuz atma işlevi kazanır.
Kıkırdaklı balıklar hariç demiştik.
Köpek balığı ve vatoz gibi kıkırdaklı balıklar grubu üyelerinin kanında TMO denilen bir azot bileşiği vardır. Bu bileşik hem tatlısuda hem de tuzlusuda balığın vücut sıvısındaki tuz - su dengesini korur.
O nedenle denizden yakalanan bir köpek balığını tatlısuya atarsak kolaylıkla yaşar. Yine Amazon nehri gibi bazı tatlısularda bulunan kıkırdaklı balıkları da tuzlu suya koyduğumuzda herhangi bir sorun yaşamazlar.
NEDEN BAZI BALIKLAR TATLISU TUZLU SU ARASINDA GEÇİŞ YAPABİLİRKEN BAZILARI YAPAMIYOR.
Çünkü her balığın tuzluluğa toleransı farklıdır.
Kefal levrek çupra, yılan balığı alabalık gibi bazı balıklarda tuz - su dengesini sağlayan sistem bazen kısa bir adaptasyondan sonra ters yönde de çalışabilmektedir.
Tuzluluğa toleransı düşük olan balıklarda tuz su dengesini sağlayan sistemler sadece tek yönlü çalışır, iki yönlü çalışmaz.
Bu tek yönlü filtre nedeniyle çoğu deniz balıkları tatlısuya atılırsa dokuları dışarıdan su alarak hücreleri patlar.
Tatlısu balıkları da tuzlu suya atıldığında su kaybederler ve susuzluktan ölürler.