Değerli Üyeler,
Uzun süredir aktif olamamanın heyecanıyla sizlere bu hafta sonu geçirdiğimiz güzel bir güncemizi anlatmak istiyorum.
Tabi ki öncelikle hayatımdan bir parça bahsetmek isterim. Bilenlerimiz hariç, bilmeyen yeni üyelerimiz için; çok yoğun iş tempom nedeniyle sadece lüfer ve sarıkanat sezonunu takip edebiliyorum artık. Yani yılın 2 ayı aktif balıkçılığım var diyebilirim. Bu sebeple artık tekne ve el oltası ile avlanmayı tercih ediyorum. Spin ile aram soğudu
Bu sene yoğun giden iş tempoma, ikinci üniversiteyi, evliliği ve de 1 hafta önce doğan kızımı sığdırmayı başardım. Ancak sezonu da erkenden açtım. Gerçekten bereketli geçen gece yemli avlarımız oldu. Hatta geçen hafta adminimiz
@Hamdi Bey ve
@hunter Mustafa Bey ile birlikteydik
Sarıkanat avlarını toplu bir raporla sizlere sezon sonu sunacağım ama lüfer günceleri her zaman daha değerli tabi ki
Boğazdaki güzel haberlerin etkisiyle geçen hafta gaza gelip uzunolta avı yapmaya karar verdik av partnerim Cem ile...
27 Ekim Cumartesi sabahı için teknemizi ayırtıp hazırlıkları kafamızda şekillendirdik. Sınırlı saatte başarılı olmamız gerektiği için, takımların ve yemin kusursuz olması şarttı. Burada lüfer avı ile ilgili bir dip not atmak istiyorum;
Bu avda 4 önemli husus var:
1- Teknenin dümeni, eğer yeterli hızda ve doğru noktada ve derinlikte gezilmez ise balık tutamazsın.
2- Takım, eğer iğnesinden misinasına ince ve avcı takım yapamazsan balık tutamazsın.
3- Yem, eğer bayat parçalanan yem kullanırsan çok büyük bir istisna olmadığı sürece balık tutamazsın.
4- El hassaslığı ve çabukluğu, eğer elin hassas ve çabuk olmazsa balık tutamazsın..
Bu yüzden Cuma akşam 17:00 de soluğu Karaköy'de aldık. Hatta orada Sevgili
@Rapalacı Furkan ile de görüşmek kısmet oldu
Malzeme tedarikini 20:00 de tamamladık ancak içimizde bir sıkıntı mevcuttu. Taze zargana işi şakaya gelmezdi. Bu sebeple mecburen Balık Hali'ne gitmemiz gerekiyordu. Saat 01:00 e kadar kafamda gelecek av günü yaşayabileceğimiz sıkıntıları teker teker kurgulayarak kombinasyonları oluşturdum. Ancak henüz takım yapamadan saat gelmişti bile. Cem kapıma dayanmış telefonumu alacaklı gibi çaldırmaya başlamıştı
Koştur koştur ayakkabılarımı bile bağlamadan arabaya atlayıp hale doğru yola çıktık. 1 saatlik yol epey uzun, zargana bulacağımız ise garanti değildi.. Takımları henüz hazırlamamış olmaktan dolayı da stresliydim. Çünkü Cem tamamen benim yapacağım takımlara bağlıydı yani en ufak hatamda dilinden kurtulmam mümkün değildi
Kafamdaki takım kombinasyonu şu şekildeydi :
Ekli dosyayı görüntüle 82267
Yani, ikişer tane rapala arkası, kaşık arkası ve ince boğaz takımı hazırlamamın yanı sıra, 10-15 arası 3 lü iğneli avcı takım ucu yapmam gerekiyordu. İğneleri tek tek ısıt aç tekrar kapat, ince işçilik muazzam, takım adedi fazla olduğundan beni stres basmıştı.
Muhabbetle ve şakalaşmalarla gecen 1 saatin ardından saat 02:00 de balık haline vardık. Anlatılmaz yaşanır diyebileceğim balıkların yanından geçerken gözlerimiz her yerde zargana kasası arıyordu ama inanın yoktu
Kiloluk Eşkinalar, Dev 10-15 kiloluk levrekler, orkinoslar, köpekbalıkları, kalkanlar, palamutlar ve lüferler asabımı bozmuştu
Balık alıp yarın da çay keyfi yapıp avlanmasak mı acaba gibi düşüncelere dalmaya başlarken sihirli an geldi çattı
Hemen önümde ahandaaa zarganaaa diye Cem'i uyardım. Adamın üstüne atmaca gibi çöküp 100 kağıtı basıp bir kasa zarganamızı kapıp kaçmamız bir olmuştu. Heyecandan o güzelim balıkların resmini bile çekemedim
Tek derdimiz eve hemen dönüp sabaha kadar enazından 1-2 saat uyumaktı. Saat 03:30 da evdeydim. Başladım kafamdaki takımları dizmeye. Saatler akıyor ancak hala tamamlanmıyordu. Kırılan iğneler, kopan fırdöndüler ve ardarda içtiğim kahvelerin etkisiyle strese iyice kapılmıştım.. İşim bittiğinde saat 06:45 i geçmişti. Beklesem iyice sersemleyeceğim için 07:45 e saati kurup kanepeye uzandım. Gerçekten 1 saatlik uyku ilaç gibi gelmiş, zımba gibiydim. Avımız 09:30 da başlayacaktı maalesef sabah suyunu kaçıracaktık tekne kaptanımızın işi dolayısıyla
Saat 08:00 de Cem'i aramam gerekiyordu ki benim dakik partnerim 07:59 da mesaj attı uyandım kiii diyee
Saat 08:45 de tekrar yola çıktık ve Yeniköy'e gidip tekneyi beklemeye koyulduk.
Denize baktığımda hiç tekne olmaması moralimi bozmuş ama Cem'e belli etmiyorum. Hava Lodos, deniz suyu bulanıktı
Hayatım gözlerimin önünden filim şeridi gibi geçmeye başladı, o kadar emek, maddi manevi yıpranmışlıkla bu günü noktalama ihtimalimiz belirmişti
Stresi dağıtmak için gidip börek almaya karar verdik, ve artık fiks olan ay çöreğimi Boğaz manzarasıyla yemeye koyuldum.
Ekli dosyayı görüntüle 82269
Derken saat 09:45 te teknemiz gelmiş denize açılmıştık. Heyecanla ilk zarganayı kesip Cem'e de gösterip takımlara iliştirdim. İlk denemeyi rapala arkası yapmaya karar verdim su bulanıklığından dolayı.. Saatler ilerlerken ufak 3-4 vuruş aldık ancak hala elimiz lüfere değmemişti. Su bulanıklığı ve lodos hava iyice artmış denemediğimiz bir tek Karadeniz'de ki uzak bir mera kalmıştı ki buraya tekne ile gidiş 1 saatten fazla sürüyordu yani ihtimal dahilinde görünmüyordu. Derken teknemize sonradan gelen dostlarımızda bu meraya gidilmesi gerektiğini söyleyince ve de balık durumu da hiç olmadığından kaptanın da hadi toplanın basalım gidelim oraya demesiyle yeni bir heyecan oluştu.
Tam gaz ile meraya giderken palamutu da yokladık o da yoktu
Derken meraya vardık ve tekrar oltalarımızı indirdik suya. Bu arada hayallerimizden vazgeçip gerçeklerle yüzleşerek orjinal boğaz uzun oltasına dönmüştük.
Ekli dosyayı görüntüle 82271
Ancak yine tık yoktu. Ayrıca balık alan da yoktu. Merada dikine doğru ilerliyoruz ve farkettik ki bütün boğaz oltacıları bu meraya akmışlar. Herkes burada
Saatler ilerliyor, kaptanla sözleştiğimiz bitiş saatimiz olan 15:30'a ulaşmış bulunuyorduk. Artık lanet okumaya ramak kala dönelim mi acaba derken, kuzey tarafta tekneler kümelenmeye başladı. Hadi oraya da bakıp dönelim dedik ve 35 metrelere doğru marşa aldık. Moraller bozuk, sen kalk 1 saatlik yol gel bunun dönüşü de var, tüm gün ve gece uğraş, o kadar para harca elin boş dön
Ancaakk ! Saat 16:00 da yanımızda bir tekne meradaki ilk lüferi alınca heyecan bastı. Hemen dibi bulup dümeni yönlendirmemle ilk lüferimizi tekneye attım. Mera birden hareketlenmişti, beklenen lüfer sürüsü merayı basmış adeta toz kaldırıyordu! Herkes çıt çıkarmadan tetikte bekliyor, tüm kayıklar adeta hazırolda durmuş paşalara selam veriyordu! O anki mutluluk inanın doyum değildi, tam tersine hemen ard arda almam gerektiğinin farkındaydım çünkü saat 17:30 da kesin dönecektik, bu balığı gören kaptanımız kıyamamış saati ertelemişti.
Hemen zargananın diger yarısını takıp atmamla ikinciyi almam bir oldu, partnerim Cem'de ilk lüferini almış, heyecan tavana vurmuştu.
O esnada çay verem mi diyen kaptana ' Dalga mı geçiyon tuvalete bile gidilmez bu anda diyerek 3. balığı tekneye aldım.
Ardarda Cem alıyor, ben alıyorum derken, kaptan hadi bi tane de ben tutayım deyip oltayı elimden kapmasın mı
O esnada 6 lüferi livara atmışım ancak kaptan bekle bekle vuruş alamıyor stres had safhada, eğer almasan 10.cu lüferi alırdım ah kaptan ah
Bari çek de bak yemi kestirmiş olmayasın dedim, bi çekti takım yok
Komple gitmiş canım takım
Hemen yedeği bağla vs 30 dk da öyle gecti, atar atmaz bi tane daha aldım, 2-3 tane de su yüzüne fırlayıp kaçtı ve Cem 6 ben de 7 lüferle günü sonlandırmış olduk. Dönüş yolunda çayımızı kahvemizi ve de keyfimizi yaparak stresle başlayan günü iyi bir şekilde sonlandırdık. Ertesi gün ise balıkların tadına baktık tabi ki. Gerçekten hem avıyla hem tadıyla balıkların sultanı ismini fazlasıyla hakediyor
Hepinize daha iyileri rastgelsin, ilişikte videoları ve resimleri ekliyorum.
Sevgilerle
Benim hasılat:
Ekli dosyayı görüntüle 82273
Günün En Keyifli Anı
Ekli dosyayı görüntüle 82270