Hoş Geldin, Ziyaretçi!

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için forumka kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

Maden İşçilerimize Rahmet...

gurcansap

Daimi Üye
Katılım
14 Haz 2010
Mesajlar
1,725
Tepkime puanı
988
Puanları
113
Konum
İstanbul
Adı
Gürcan Sap
Kan Grubu
A Rh Pozitif

TekAdam

Daimi Üye
Gold Üye
Katılım
26 May 2013
Mesajlar
6,225
Tepkime puanı
2,614
Puanları
113
Yaş
55
Konum
İstanbul-Silivri/Selimpaşa
Adı
Süleyman Vedal Kahramanoğlu
Hepimiz eşimize, çocuğumuza, annemize sarılıp öperek ya da uyanmasınlar diye sessizce sıyrılarak evlerimizden çıkıp işlerimize gittik. Onlar da…

Trafik, stres, koşturmaca, sıkıntılı müşteriler, huysuz patronlar, mutlu, mutsuz, iyi, kötü her birimiz dağıldık iş yerlerimize; kendimize ve sevdiklerimize ekmek parası kazanmak için. Onlar da…

Verilecek maaşı hak etmek için, bir şeyler yapmış olmanın verdiği hazla çalıştık, yorulduk… Onlar da…

Havalar da güzelleşti, güneş parladıkça tembellik geldi aklımıza, yaz için tatil planları yaptık... Onlar da…

Sonra öğlen vakti geldi. Kimimiz personel yemeğini beğenmedik yine ve atıştırmak için bir arkadaşla dışarı çıktık… Ve, günün ikinci yarısı başladı. Onlara da…

Balkona terasa çıktık, mis gibi hava dururken sigaralarımızı çektik içimize ve çayımızı kahvemizi yudumladık. Onlar ise oksijene doğru panikle koşuyordu, kimisi çaresiz oturup bir kenarda dua ediyor, çocuğunu, sevdiğini sayıklıyordu. Yıllardır çalıştığı yerin mezarı olacağını bile bile, çıkış olmadığını bile bile, çaresiz, nefessiz… Ailelerini son kez, sabah öylece bırakıp çıktıklarını düşünerek. Bir bir can veren, gözlerinin önünde yığılan iş arkadaşlarına bakarak, az sonra kendisinin de aynı şeyleri yaşayacağı korkusuyla, balkonda terasta heba ettiğimiz oksijenin yokluğunun verdiği acıyla, çaresiz, eksik, korkmuş… Oysa ki, aynı şekilde çıkmıştık evden, güne birlikte başlamıştık onlarla, başka illerde, başka işlerde…

Biz her şeye rağmen evimize döndük, eşimiz karşıladı bizi, sofra çoktan kurulmuştu, ufaklığınız koridordan koşarak gelmiş boynunuza atlamıştı ya da yalnız yaşadığınız eve gidip, sıcak duşunuzu aldınız ve yine geçtiniz tv karşısına… Hayat rutindi ama tek fark vardı, hayat devam ediyordu. Yaşam devam ediyordu. Onlar ise bir bir yok oldular, sofraları eksik, evleri karanlık artık… Gözleri yaşlı, yürekleri acıdan yanıyor sevdiklerinin… Çaresizliğin sonundalar… Ölüm geldi ocaklarına… O, babasına doğru koridordan koşan çocuk var ya, hep koşacak, hep özleyecek, hep bekleyecek babasını… Anlamayacak o küçücük masum yüreği işe giden babasının dönmeyişini… Bizlerse, hani aynı anda aynı şekilde güne başlayan bizler, işte böyle yazılar, üzülmeler, paylaşımlar, acımalar, kahrolmalar… Ama ne çare, kime ne fayda…

Hissedebildik mi onların hissettiklerini, yandık mı onlar gibi… Sevdiğimizin cesedini resimler arasında aradık mı, sıra sıra çıkan cansız bedenlerini yine sıra sıra toprağa verdik mi, evladımıza, kardeşimize, anamıza ''O'' öldü, artık dönmeyecek dedik mi, o kapkara ocağın başında bekledik mi çıkarılacak bedenleri?

Hayır biz sadece ah vah ettik, üzüldük, baş sağlığı sabır diledik, karalara büründük ve Allah kabul ederse dualar ettik. Onlar edemedi, çünkü Onlar sessizce gitti… Üzüntümüz, acımız, kaybımız büyük… Sözün bittiği yerdeyiz yine milletçe...

Ama söylecek tek bir sözüm daha var. Bu acı olayı siyasi provokasyonlara dönüştürenler var ya… Allah’ım onları ıslah etsin!
 

Plankton

Aktif Üye
Katılım
5 Nis 2014
Mesajlar
331
Tepkime puanı
359
Puanları
63
Konum
İzmir
Adı
salih
Soma lı biri olarak bu olay hakkında hiç bir yerde, hiç bir şey yazmadım.Fakat Süleyman Abiye yukarıdaki yazısından dolayı teşekkür ederim.Çok güzel yazmışssın abi.Gerçek duygular ve düşünceler...
 

mbektas

Aktif Üye
Katılım
3 May 2010
Mesajlar
111
Tepkime puanı
12
Puanları
18
Yaş
50
Adı
Mustafa Bektaş
Hepimiz eşimize, çocuğumuza, annemize sarılıp öperek ya da uyanmasınlar diye sessizce sıyrılarak evlerimizden çıkıp işlerimize gittik. Onlar da…

Trafik, stres, koşturmaca, sıkıntılı müşteriler, huysuz patronlar, mutlu, mutsuz, iyi, kötü her birimiz dağıldık iş yerlerimize; kendimize ve sevdiklerimize ekmek parası kazanmak için. Onlar da…

Verilecek maaşı hak etmek için, bir şeyler yapmış olmanın verdiği hazla çalıştık, yorulduk… Onlar da…

Havalar da güzelleşti, güneş parladıkça tembellik geldi aklımıza, yaz için tatil planları yaptık... Onlar da…

Sonra öğlen vakti geldi. Kimimiz personel yemeğini beğenmedik yine ve atıştırmak için bir arkadaşla dışarı çıktık… Ve, günün ikinci yarısı başladı. Onlara da…

Balkona terasa çıktık, mis gibi hava dururken sigaralarımızı çektik içimize ve çayımızı kahvemizi yudumladık. Onlar ise oksijene doğru panikle koşuyordu, kimisi çaresiz oturup bir kenarda dua ediyor, çocuğunu, sevdiğini sayıklıyordu. Yıllardır çalıştığı yerin mezarı olacağını bile bile, çıkış olmadığını bile bile, çaresiz, nefessiz… Ailelerini son kez, sabah öylece bırakıp çıktıklarını düşünerek. Bir bir can veren, gözlerinin önünde yığılan iş arkadaşlarına bakarak, az sonra kendisinin de aynı şeyleri yaşayacağı korkusuyla, balkonda terasta heba ettiğimiz oksijenin yokluğunun verdiği acıyla, çaresiz, eksik, korkmuş… Oysa ki, aynı şekilde çıkmıştık evden, güne birlikte başlamıştık onlarla, başka illerde, başka işlerde…

Biz her şeye rağmen evimize döndük, eşimiz karşıladı bizi, sofra çoktan kurulmuştu, ufaklığınız koridordan koşarak gelmiş boynunuza atlamıştı ya da yalnız yaşadığınız eve gidip, sıcak duşunuzu aldınız ve yine geçtiniz tv karşısına… Hayat rutindi ama tek fark vardı, hayat devam ediyordu. Yaşam devam ediyordu. Onlar ise bir bir yok oldular, sofraları eksik, evleri karanlık artık… Gözleri yaşlı, yürekleri acıdan yanıyor sevdiklerinin… Çaresizliğin sonundalar… Ölüm geldi ocaklarına… O, babasına doğru koridordan koşan çocuk var ya, hep koşacak, hep özleyecek, hep bekleyecek babasını… Anlamayacak o küçücük masum yüreği işe giden babasının dönmeyişini… Bizlerse, hani aynı anda aynı şekilde güne başlayan bizler, işte böyle yazılar, üzülmeler, paylaşımlar, acımalar, kahrolmalar… Ama ne çare, kime ne fayda…

Hissedebildik mi onların hissettiklerini, yandık mı onlar gibi… Sevdiğimizin cesedini resimler arasında aradık mı, sıra sıra çıkan cansız bedenlerini yine sıra sıra toprağa verdik mi, evladımıza, kardeşimize, anamıza ''O'' öldü, artık dönmeyecek dedik mi, o kapkara ocağın başında bekledik mi çıkarılacak bedenleri?

Hayır biz sadece ah vah ettik, üzüldük, baş sağlığı sabır diledik, karalara büründük ve Allah kabul ederse dualar ettik. Onlar edemedi, çünkü Onlar sessizce gitti… Üzüntümüz, acımız, kaybımız büyük… Sözün bittiği yerdeyiz yine milletçe...

Ama söylecek tek bir sözüm daha var. Bu acı olayı siyasi provokasyonlara dönüştürenler var ya… Allah’ım onları ıslah etsin!



Süleyman bey, ağzına sağlık abicim.

inşaallah bu herkese ders olur. Maden işçileri için yapılabilecek güvenlik önlemlerini inceliyoruz bakıyoruz, bizde niye yok diye hayıflanıyoruz. Bu vesile ile inşaallah bir daha bu acıların yaşanmaması için olumlu çalışmalar yapılır.
 

cruel-24

Aktif Üye
Katılım
21 Eki 2010
Mesajlar
357
Tepkime puanı
435
Puanları
63
Yaş
43
Konum
İSTANBUL
Adı
OĞUZ OKTEM
Hepimiz eşimize, çocuğumuza, annemize sarılıp öperek ya da uyanmasınlar diye sessizce sıyrılarak evlerimizden çıkıp işlerimize gittik. Onlar da…

Trafik, stres, koşturmaca, sıkıntılı müşteriler, huysuz patronlar, mutlu, mutsuz, iyi, kötü her birimiz dağıldık iş yerlerimize; kendimize ve sevdiklerimize ekmek parası kazanmak için. Onlar da…

Verilecek maaşı hak etmek için, bir şeyler yapmış olmanın verdiği hazla çalıştık, yorulduk… Onlar da…

Havalar da güzelleşti, güneş parladıkça tembellik geldi aklımıza, yaz için tatil planları yaptık... Onlar da…

Sonra öğlen vakti geldi. Kimimiz personel yemeğini beğenmedik yine ve atıştırmak için bir arkadaşla dışarı çıktık… Ve, günün ikinci yarısı başladı. Onlara da…

Balkona terasa çıktık, mis gibi hava dururken sigaralarımızı çektik içimize ve çayımızı kahvemizi yudumladık. Onlar ise oksijene doğru panikle koşuyordu, kimisi çaresiz oturup bir kenarda dua ediyor, çocuğunu, sevdiğini sayıklıyordu. Yıllardır çalıştığı yerin mezarı olacağını bile bile, çıkış olmadığını bile bile, çaresiz, nefessiz… Ailelerini son kez, sabah öylece bırakıp çıktıklarını düşünerek. Bir bir can veren, gözlerinin önünde yığılan iş arkadaşlarına bakarak, az sonra kendisinin de aynı şeyleri yaşayacağı korkusuyla, balkonda terasta heba ettiğimiz oksijenin yokluğunun verdiği acıyla, çaresiz, eksik, korkmuş… Oysa ki, aynı şekilde çıkmıştık evden, güne birlikte başlamıştık onlarla, başka illerde, başka işlerde…

Biz her şeye rağmen evimize döndük, eşimiz karşıladı bizi, sofra çoktan kurulmuştu, ufaklığınız koridordan koşarak gelmiş boynunuza atlamıştı ya da yalnız yaşadığınız eve gidip, sıcak duşunuzu aldınız ve yine geçtiniz tv karşısına… Hayat rutindi ama tek fark vardı, hayat devam ediyordu. Yaşam devam ediyordu. Onlar ise bir bir yok oldular, sofraları eksik, evleri karanlık artık… Gözleri yaşlı, yürekleri acıdan yanıyor sevdiklerinin… Çaresizliğin sonundalar… Ölüm geldi ocaklarına… O, babasına doğru koridordan koşan çocuk var ya, hep koşacak, hep özleyecek, hep bekleyecek babasını… Anlamayacak o küçücük masum yüreği işe giden babasının dönmeyişini… Bizlerse, hani aynı anda aynı şekilde güne başlayan bizler, işte böyle yazılar, üzülmeler, paylaşımlar, acımalar, kahrolmalar… Ama ne çare, kime ne fayda…

Hissedebildik mi onların hissettiklerini, yandık mı onlar gibi… Sevdiğimizin cesedini resimler arasında aradık mı, sıra sıra çıkan cansız bedenlerini yine sıra sıra toprağa verdik mi, evladımıza, kardeşimize, anamıza ''O'' öldü, artık dönmeyecek dedik mi, o kapkara ocağın başında bekledik mi çıkarılacak bedenleri?

Hayır biz sadece ah vah ettik, üzüldük, baş sağlığı sabır diledik, karalara büründük ve Allah kabul ederse dualar ettik. Onlar edemedi, çünkü Onlar sessizce gitti… Üzüntümüz, acımız, kaybımız büyük… Sözün bittiği yerdeyiz yine milletçe...

Ama söylecek tek bir sözüm daha var. Bu acı olayı siyasi provokasyonlara dönüştürenler var ya… Allah’ım onları ıslah etsin!

Abi eline yüreğine sağlık bence olayı özetleyen en güzel yazı....
 

himm

Üye
Katılım
28 Tem 2013
Mesajlar
89
Tepkime puanı
7
Puanları
8
Adı
Fatih
Allah kayıplarımıza rahmet eylesin, Kalanlara metanet sağlık sıhhat versin inşallah.
 

Pellegra45

Aktif Üye
Katılım
11 Nis 2014
Mesajlar
454
Tepkime puanı
317
Puanları
63
Yaş
39
Konum
Sakarya
Adı
Süleyman ÇETİN

Mekanın cennet olsun Nuran abi. Rabbim ailene sabır eylesin.
GT-I8150 cihazımdan Tapatalk 2 ile gönderildi
 

Hasan79

Daimi Üye
Katılım
26 Kas 2011
Mesajlar
599
Tepkime puanı
516
Puanları
93
Yaş
44
Konum
İstanbul
Adı
Hasan SARIKAYA
Kan Grubu
A Rh Pozitif
Üzülerek bildirmek istiyorum ki,
vefat sayımız 292 ye çıktı, allah geride kalanlarına sabırlar versin...:(
 

shadowpane

Daimi Üye
Katılım
2 Kas 2012
Mesajlar
1,326
Tepkime puanı
1,803
Puanları
113
Yaş
42
Konum
Yeşil Düzce'li / İstanbul 216
Adı
Hakan SEZEN
Kan Grubu
O Rh Pozitif
kazada vefat edenlere Allahtan rahmet, yakınlarına sabırlıklar diliyorum. tüm türkiyemin başı sağolsun.