Akşamüstü, benim gibi levrek peşinde koşan bir arkadaştan gelen telefon sonrası yeni bir maceraya doğru koşma zamanıydı... Artık ısınma turları sona ermiş, müthiş esen poyrazın çaldığı maç düdüğü ile müsabaka da başlamıştı.
Akşam 21:30 gibi yatıp, sabah saat 04:30 da kalkarak, kan-ter içinde meraya vardım. Neden kan-ter içindeydim; çünkü daha yolda güzel haberler telefonun ahizesinden duyulmuştu.
Bozuk yolu sebebiyle daha önce 2 defa arabayı kuma sapladığım ve saatler süren uğraşlardan sonra kurtarabildiğim arabayı oldukça uzağa park ettim. Çünkü sabah hastanede olmalıydım. arabayı riske edemezdim
Kumsalda meraya doğru hızla yürüdükçe, heyecanım da kat kat artıyordu. Ve meraya vardım. Arkadaşım 2 kg ve 1 kg gelen levrekleri karaya çıkarmıştı bile. Selamlaştık; tebrik , durum değerlendirmesi vs. sonrası benim de sahtem suyla buluşmuştu. Aklımda tek soru ben de alabilecek miyim sorusuydu. Sanırım sizin de cevabınızı merak ettiğiniz bu soruya yanıtı 1,75 kg gelen bir levrekcik
verdi. İlk defa kullandığım ip de beni üzmedi. Levrekciği arkadaşın da yardımıyla kıyıya alıverdik. Artık sevincimi siz düşünün. Ama yine de skoru koruma çabası içine girmedim
ardından gelen 2,25 kg levrekcik de skora katkıda bulundu.
Maç bu skorla mı bitecek derken kapanışı 2,75 kg. ile sonuncu (mandalinci) levrek yaptı.
Şu aralar fırsat bulursam rövanşı da almak, turu geçmek niyetindeyim.
makina: exage 2500 FB
kamış: catana 270 MH
ip: berkley whip. pro 0.06 mm
sahte: az dalarlı siyah-beyaz