Hoş Geldin, Ziyaretçi!

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için forumka kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

Kefal yenir mi? (Marmara'daki)

Katılım
2 Tem 2011
Mesajlar
43
Tepkime puanı
18
Puanları
8
Yaş
51
Konum
İstanbul - Kartal
Adı
Erol Köse
Arkadaşlar forumda aradım ama bulamadım. Belki daha önceleri tartışıtınız bu konuyu.

Marmara'da yakalanan Kefal yenir mi? Lağım ağızlarında besleniyor, yüksek civa içeriyor...vs bir çok bu güzel balık hakkında söylenenler var. Zaten yine olta avcılarının bir çoğu da çok kolay yakalanılabilmesi ve bolca olmasına rağmen gördüğüm kadarı ile pek rağbet etmiyor.

Sizlerin fikirleri nedir?

YENİR Mİ, YENMEZ Mİ?

 

KayaBalığıKaya

Daimi Üye
Katılım
19 May 2010
Mesajlar
2,875
Tepkime puanı
1,428
Puanları
113
Adı
Uluç
Yiyenler var yiyince de ölmüyorlar ama ben yenmesi taraftarı değilim. O yüzden ne tutarım ne de alırım. Hatta kediye bile vermem.
 
Katılım
17 May 2010
Mesajlar
3,976
Tepkime puanı
422
Puanları
83
Yaş
40
Konum
rize
Adı
Hızır Şeref Gültekin
Kan Grubu
O Rh Pozitif
marmara dediğiniz koskoca bir deniz neresinden tuttuğunuza bağlı olurak değişir ama mevsimsel olarak bu aydan sonra yenir şimdi
 

ArateuS

Daimi Üye
Katılım
23 May 2010
Mesajlar
518
Tepkime puanı
25
Puanları
18
Yaş
46
Konum
İstanbul
Adı
Tamer Bulut
Kan Grubu
A Rh Negatif
Uluç ile aynı fikirdeyim , Yenmez :)
 

ryetik

Daimi Üye
Katılım
28 Ara 2010
Mesajlar
809
Tepkime puanı
47
Puanları
18
Yaş
46
Konum
İstanbul - Samsun
Adı
Ramazan Yetik
Açıkta yakalanmış kefallerin karın içlerindeki zar gri renktedir , limanlarda , koylarda , lağım dökülen yerlerde yaşamaya alışmış kefallerin karın içlerindeki zar simsiyahtır. Bence limanlarda ve lağım önlerinde yakalanmış kefaller yenmemeli ama açık denizlerde yakalanmış kefaller son derece lezzetli balıklar ve bir zararları olduğunu düşünmüyorum.
 

oktay16

Daimi Üye
Gold Üye
Katılım
31 Ağu 2010
Mesajlar
4,585
Tepkime puanı
926
Puanları
113
Yaş
44
Konum
BURSA
Adı
Oktay GEZEK
Denizden babam çıka yerim diyenlerdenmisin:D:D bilmiyorum ama, marmaranın kefali gerçekten çok ağır kokar, yemek istesende yiyemezsin, fakat gel gelelim ege tarafında çıkan bir kefal çok daha lezzetlidir, buda marmara denizinin ne durumda olduğunun bir göstergesidir aslında, ama anlayana işte......
 

agartan

Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Nis 2010
Mesajlar
27,720
Tepkime puanı
15,601
Puanları
113
Yaş
58
Konum
İstanbul
Adı
Şeref
Ağır metaller bir anda zehirlemez.
Yediğiniz her balıkta belli bir miktar karaciğerinizde birikir.
Sizi öldürmesi için oldukça uzun süreler gerekir.
Burdan yiyin, yiyin bişey olmaz sonucu çıkmasın.
Bir iki defa yiyin, deneyin ama sürekli yemeyin.
Eğer küçük çocuğunuz varsa ona vermeyin..
Bu sadece kefal için değil tüm dip balıkları için geçerlidir.
Zaten yakalayacağınız o küçücük, ya da en iyi ihtimalle birkaçyüz gramlık balık sizi zehirlemez ama tadı da yakalanan bölgeye göre değişir.
Balığın boyu büyüdükçe taşıdığı ağır metal oranı artar. Mesela bu nedenle de ton balığının çok fazla tüketilmemesi önerilir.
 
Katılım
17 May 2010
Mesajlar
3,976
Tepkime puanı
422
Puanları
83
Yaş
40
Konum
rize
Adı
Hızır Şeref Gültekin
Kan Grubu
O Rh Pozitif
abi ağır metalin en az bulunacağı balıklardan biri de kefal dir bence
ama lağım ağızlarına dikkat edilirse kefalin modeline göre yenir
 

Balıkoltası

Daimi Üye
Katılım
1 May 2010
Mesajlar
5,662
Tepkime puanı
6,899
Puanları
113
Konum
İstanbul
Kan Grubu
B Rh Pozitif
Has kefal özellikle çok lezzetlidir. Şahsen vuran zıpkıncı arkadaşlar pişirip ikram ettiği zaman hayır demiyorum.:)
Ama diğer kefalleri bende avlamam ve yemem.
Marmarada ise suyun temiz olduğu, evsel atıkların boşaltılmadığı yerlerdeki kefaller de yenebilir rahatça.
Eskiden haliç temizlenmemişken eski galata köprüsünden tuttuğumuz kefalleri hatırlarım. Ha mazotu koklamışsın ha onu farketmezdi. O yıllardan beri İstanbulda kefal tutup yemem.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Latif Uğurluçimen

Aktif Üye
Katılım
9 Haz 2011
Mesajlar
359
Tepkime puanı
12
Puanları
18
Adı
Latif UĞURLUÇİMEN
Has kefal özellikle çok lezzetlidir. Şahsen vuran zıpkıncı arkadaşlar pişirip ikram ettiği zaman hayır demiyorum.:)
Ama diğer kefalleri bende avlamam ve yemem.
Marmarada ise suyun temiz olduğu, evsel atıkların boşaltılmadığı yerlerdeki kefaller de yenebilir rahatça.
Has kefal; bu ismi çoğu kişi bilmez yöresel olarak topakbaş da denir. Adana lagün ve dalyan zengini bir şehir olduğundan Eylül ayında yumurtasının hasadı yapılır dalyanlarda. Bal mumuna batırılan yumurtalar, sonbahar rüzgarında kurutulur. Kilosu 150-250 tl arasında satılır. Kefalin kendinden 10-15 kat daha fazla para eder. Özellikle Yumurtalık ilçesinde Çamlık dalyanından çıkan yumurtalar kıymetlidir. Has kefal için Ağustos ve aralık ayı arası en lezzetli olduğu zamandır. Bu zaman dilimde idda ediyorum levrekten lezzetlidir.
Özellikle dip balıklarında alimınyum ve civa görülür. Alimınyum beyinde birikir ve alzheimer sebebidir. Şeref bey'in dediği gibi bir tanesi sizi hasta yapmaz ama ben şahsen çocuğuma yedirmezdim. Kişisel tercihim, Akdeniz marmaraya göre daha iyi durumda olmasına rağmen dipden beslenen balıkları çipura dahil yemiyorum. Aynı zamanda otobur olan kefal denizlerimize akarsularımız tarafından taşınan tarım kimyasallarının (gübre) deniz çayırları üzerindeki etkisi sebebiyle hormonlanmış da olmaktadır. Kimsenin aklına gelmeyen bu tehlike, sadece azot gübresini yasaklamakla sınırlı kalmıştır. Bildiğim kadarıyla Azot gübresininde yasağı sınırlıdır. Göl ve akarsulara belli bir mesafede kullanılması sınırlandırılmıştır. Karada bir çok çeşidi kullanılan gübre ve zehirler, karadaki bitkilerin akrabası olan deniz yosunları ve çayırları üzerindede etkilidir. Olumlu yöndeki bu etki (gübre için) otcul beslenen balıklardan ziyade Zooplanktonlar üzerinde hızlı nufus artışı sağlar, zooplanktonlar ile beslenen mikro canlılar zincirleme olarak bol besin zinciri içerisinde sayılarını artırırlar. Sürü güdüsüyle beslenen (hamsi) balılklar bu mikro organizmaları ve planktonları yer ve iş en son lüfer'e kadar gelir. Olay ne kefalle nede başka bir tür ile sınırlı değildir aslında. Besin zincirinin en altından en üstüne canlısından cansızına herşey etkilenmekte. İşin en kötüsü bunları biliyor olmam sonucu değiştirmiyor. Sevdiğimiz değerler parmaklarımızın arasından kayıp gidiyor.