nuri deniz
Aktif Üye
- Katılım
- 29 Eki 2012
- Mesajlar
- 463
- Tepkime puanı
- 53
- Puanları
- 28
Balık gözleri, ilk bakışta insan gözlerinden çok farklı olmadığı intibaını uyandırır. Biz insanlar, yassı bir göz merceğine sahip olduğumuz halde, balıkların göz mercekleri bilye gibi yuvarlaktır. Bu tip gözler su içindeki hayata uygun gözlerdir. Bu göz merceği kendisiyle yaklaşık aynı yoğunluğa sahip bir sıvıyla çevrilmiş olduğundan, ışınlar bu sıvıdan geçip merceğe girerken hemen hemen hiç sapmazlar. Net bir görüntü elde etmede gerekli olan kırma gücünü sağlayabilmek için, mercekler küre şeklinde yaratılmıştır.
Aslında merceğin bu hususiyeti sayesinde balığın çevresini daha net görebilmesi sağlanır, ancak daha uzaktaki eşyaların tanınabilmesi için ideal odak noktalarına ve göz uyumuna ihtiyaç duyulur. Bu uyum insan gözünde belli kasların, merceği değişik yönlere hareket ettirmesi ve farklı şekiller kazandırmasıyla sağlanır. Balık gözünün kürevi merceği ise, değişik bir mekanizmayla çalışır. Gözün ağ tabakasıyla mercek arasındaki mesafe, kameralarda olduğu gibi değiştirilir. Kürevi mercek ileri—geri hareket ettirilmesine rağmen son görüntü, sürekli olarak net kalmaz. Balık gözü sadece yakını görebilecek şekilde yaratılmıştır.
Hareketsiz Sisli Alanlar:
Bu göz modelinin insanlardakine göre ikinci mühim farklılığı, gözbebeğinin hareketsizliğidir. İnsandaki gözbebeği farklı ışık şiddetlerinde, gözün İyi görebilmesini sağlayacak ışığı alabilmek için daralıp genişler. Su altında ise sabit şiddette bir ışık mevcud olduğundan gözbebeği ışığa karşı insandaki gibi bir kontrol mekanizmasına sahip değildir. Doğrusu balığın donuk bakışları üzerimizde ürpertici tesir bırakıyor.
Balık ve insan gözü arasındaki en önemli fark, davranış araştırmaları ile ortaya çıkarılmıştır. Balıklar sadece hareket eden cisimleri görebilirler. Meselâ mercan kayasının altında hareketsiz bir şekilde avını kollayan bir levrek balığı, normal durumda sadece düz, sisli bir alan görür. Ancak başka bir balık onun görüş alanına girdiğinde balığın kesin şekli âniden önünde belirir ve hemen ısırmak için atılır. Böylece kısa bir süre için yeniden avını kollama durumuna geçer ve tekrar herşey sisli bir hareketsizliğe dönüşür. Bu durum, ışığa hassas ağ tabakasındaki hücrelerin sabit ışık altında beyni uyarabilecek aktiviteyi gösterememelerinden kaynaklanmaktadır. Bir görme hücresi üzerine sürekli aynı sinyal gelirse, bu hücre sinyali beyne çok geç (birkaç saniyede) ulaştırır. Ancak böyle bir değişiklik (yani hareketli bir cisimden dolayı ışık şiddetinin değişmesi sebebiyle) görme hücresine yeni bir aktivite verebilir. Bu, saniyenin binde biri gibi çok kısa bir sürede gerçekleşir. Köpekbalıkları gibi devamlı hareket eden balıklar için bu durum bir problem teşkil etmez. Zira hareketlilik, gözün devamlı olarak yeni cisim ve hareketleri görmesini sağlar.
İnsanlarda ve memeli hayvanlarda diğer omurgalıların aksine sürekli net görebilme, göz titreşimlerine bağlıdır. Bu da Allah'ın (cc) bir lütfudur. Gözümüz saniyede 50 defa titreşir. Ağ tabaka hücreleri sürekli uyarıldıklarından aktivitelerini bu sayede korur. Bu titreşmeyi sağlayan kaslar görevini aksatırsa, insan gözü de yarım dakika zarfında ancak gri bir sis tabakası görür. Bütün bunlardan anlaşılan şu ki; insan gözü de balık gözü gibi yaratılmış olsaydı, devamlı surette hareket etme mecburiyetinde kalacağımızdan, hayat bizim için şimdikinden çok farklı ve çekilmez olurdu.
İnsandan daha iyi görme kabiliyetine sahip mahluklar da vardır. Mesela güneş ışığının ulaşmadığı 1000 metreden daha derin bölgelerde yaşayan derin deniz balıklarının görme organları ışığa karşı çok hassasdır. Ağ tabakası daha net görmenin yanısıra, insanlarınkinden 75 kat fazla görme hücresine sahiptir. Bu hücreler tabaka halinde üstüste yığılmıştır ve derin suların en karanlık yerlerinde dahi bazı organizmaların kimyevi reaksiyonla meydana getirdiği "ışık saçma" hadisesi ile oluşan en küçük ışını yakalama kabiliyetine sahiptirler. Hatta ağ tabakanın -kedi ve köpeklerde olduğu gibi- geçen ışınları ikinci defa görme hücreleri üzerine yansıtması ve bu sayede ışığa hassasiyetini artırması ile daha iyi bir görme hasıl olur.kyn:sizinti.comtr