jaas
Aktif Üye
- Katılım
- 19 Eyl 2019
- Mesajlar
- 321
- Tepkime puanı
- 588
- Puanları
- 93
- Konum
- İstanbul
- Adı
- Yavuz
- Kan Grubu
- B Rh Pozitif
Merhabalar,
En son Saroz yolculuğum 12 kasımdı. İstanbul'un karmaşasından, nefes alamamaktan bunaldığım anlarda yine attım kendimi Saroz yollarına. (Tabii ki iç işlerinden iznimizi almıştım) Cuma iş çıkışı Tuzla'dan doğru Saroz'a. Ev epey soğumuş, malum yazlık ev en nihayetinde. Bir duble, yanında da peynir-zeytini yuvarladıktan sonra uykuya.
Sabah saat çalmadan kalkmıştım av gününün heyecanına. İlk mera hayli iddialı ama tık yoktu öğlen saatine kadar. Oysa her şey muazzamdı, havası rüzgarı su sıcaklığı her şeyi. Yaklaşık 4 saat taradıktan sonra başka meraya. Epey bir sahil yürüyüşü ve lodos havası aldıktan sonra bu sefer biraz uzak olan başka bir meraya. Bu sefer daha önce gitmediğim yöne doğru yürümeye karar vermiştim. Kayalardan hoplaya zıplaya yürüdükten sonra köpüklerin içinden çıkmıştı beklediğim. Gelen dalganın içinden paralel olarak sahteye hamlesini görmüştüm onun, gerçekten muazzamdı. Balığı tasmaladık tasmalamasına da denizin ortasında kayanın üzerinde neopren tulumunda verdiği hareket kabiliyetsizliği balığı tutmamı zorlaştırdı baya. Neyse ki aldım çok şükür. Biraz daha yürüdükten sonra bu sefer farklı bir şey olmuştu oltada. Sahteyi bir karış su altından getiriyordum ve hamleyi göremedim. Oltaya bindiği anda çekmekte çok zorlandım. Makine boşa sarıyordu kalama sıkı da olsa. Tamam dedim 4-5 lik paşa geliyo bu sefer. Makineyi bırakıp kamışla pompalamaya başladım bu sefer, e tabii ki nabız tavan o esnada Yaklaştığında gördüm ki sahte solungaçtan tutmuş, hayvanın ağız komple açık. 1.5 kg lık levrek oldubmu sana trofe Heyecanı bile yetti. Gün sonu 16.310 adımda 2. levrek. Şimdi yarın sabah yine başka bir maceraya, malum pazar aksamı dönüş yapmak lazım. İstanbul ve işleri bizi bekler.
Kalın sağlıcakla. Bu arada bir ispendek suya iade.
En son Saroz yolculuğum 12 kasımdı. İstanbul'un karmaşasından, nefes alamamaktan bunaldığım anlarda yine attım kendimi Saroz yollarına. (Tabii ki iç işlerinden iznimizi almıştım) Cuma iş çıkışı Tuzla'dan doğru Saroz'a. Ev epey soğumuş, malum yazlık ev en nihayetinde. Bir duble, yanında da peynir-zeytini yuvarladıktan sonra uykuya.
Sabah saat çalmadan kalkmıştım av gününün heyecanına. İlk mera hayli iddialı ama tık yoktu öğlen saatine kadar. Oysa her şey muazzamdı, havası rüzgarı su sıcaklığı her şeyi. Yaklaşık 4 saat taradıktan sonra başka meraya. Epey bir sahil yürüyüşü ve lodos havası aldıktan sonra bu sefer biraz uzak olan başka bir meraya. Bu sefer daha önce gitmediğim yöne doğru yürümeye karar vermiştim. Kayalardan hoplaya zıplaya yürüdükten sonra köpüklerin içinden çıkmıştı beklediğim. Gelen dalganın içinden paralel olarak sahteye hamlesini görmüştüm onun, gerçekten muazzamdı. Balığı tasmaladık tasmalamasına da denizin ortasında kayanın üzerinde neopren tulumunda verdiği hareket kabiliyetsizliği balığı tutmamı zorlaştırdı baya. Neyse ki aldım çok şükür. Biraz daha yürüdükten sonra bu sefer farklı bir şey olmuştu oltada. Sahteyi bir karış su altından getiriyordum ve hamleyi göremedim. Oltaya bindiği anda çekmekte çok zorlandım. Makine boşa sarıyordu kalama sıkı da olsa. Tamam dedim 4-5 lik paşa geliyo bu sefer. Makineyi bırakıp kamışla pompalamaya başladım bu sefer, e tabii ki nabız tavan o esnada Yaklaştığında gördüm ki sahte solungaçtan tutmuş, hayvanın ağız komple açık. 1.5 kg lık levrek oldubmu sana trofe Heyecanı bile yetti. Gün sonu 16.310 adımda 2. levrek. Şimdi yarın sabah yine başka bir maceraya, malum pazar aksamı dönüş yapmak lazım. İstanbul ve işleri bizi bekler.
Kalın sağlıcakla. Bu arada bir ispendek suya iade.
Son düzenleme: